edip cansever dökümcü niko ve arkadaşları

entry6 galeri
    1.
  1. edip cansever'in 6. bölümden oluşan efsanevi şiiridir.Şiirdeki karekterlerin her biri öyle bir tasvir edilmiştir ki , okurken yanınızdaymış gibi hissedersiniz.

    1-

    siz bana dökümcü niko, diyorsunuz, izzetin yaylı arabasının yanında
    çok güzel bir duruşum var
    günün evlerini geçiyorum şimdi kendime iyilikler söyleyerek
    tane tane sokaklar bırakıyorum arkamda
    birinde bir kedilik olan, birinde bir sokak lambası sallanan
    sokaklar bırakıyorum ben
    ben deyince bir daha ben demek istiyorum, mutlu oluyorum böylece
    sanırım argos'a çıktıklarından bu yana fenikelilerin
    yapayalnız bıraktılar beni. doğrusu bir yaz günüydü, kıyılarımız pek güzeldi
    artıkgözlerin bin türlü sudan, bin türlü zamandan öyle bir koyulaştılar
    ve alnım bembeyazdı ve boynum çok uzundu
    bu çakıllar akardı o zaman, bu şehirler toz bulutuydu
    ben işte çok yaşadıysam, ben böyle hep yaşadıysam
    bu ölümsüz bir yalnızlıktan, bu ölümsüz bir yalnızlıktan
    diyorum. siz bana dökümcü niko, diyorsunuz
    insanları tanımlıyorum ben, ölçüm o insanların iyiliklerinden
    şehirleri tanımlıyorum ben, ölçüm o şehirlerin büyülerinden
    söze uymayan bir şeyim, tanrıya uymayan bir şeyim de ondan
    oydum ki derim:
    izzetin atları var ya, koşumları ne güzel
    sanki onlar io'yla fenikeli kaptanın sevişmesinden
    bir güzel koşumlardı, gittikçe çoğlaırlardı
    sonra bir düşünürdüm ki, hangisi benim bu cümlelerin
    hep aynı cümlelerin: izzetin atları var ya, koşumları ne güzel
    sözgelimi sabahları olmayacak balıkları satan madam hayguhinin
    kendini görmek için yerin ve göğün kar tutmasını bekleyen madam hayguhinin
    ıslak bakışlarını durmadan yer değiştirirkenki
    ve kanından rengine akan bir tramvay gibi sanki
    bir anlatımı olabilir mi dersiniz
    izzetin atları var ya, koşumları ne güzel
    olabilir mi?

    ben sarı kanlı bir ağaca benziyorum burada
    sonra ben ve bütün iyilikler kırmızı bir boyayla duvara
    sürülmüş bir çarpı işareti gibi duruyoruz
    ve bu çarpıyı gezdiriyoruz sırtımızda ayrıca.

    sahyon'u tanımak ister misiniz? süryani, ayakkabı tamircisi
    oltacı eyüb'ü, madrabaz, hayguhi'yi, iranlı celal'i
    arabacı izzet'le nuri'yi de
    sonra k. kilisesinin papazıyla, iskele memuru yahya gelir ki
    belvü otelinin garsonu kleanti, hizmetçi firdevs
    öğretmen rıza ile fener bekçisi salih gelir ki
    şimdilik tam on iki, bir de ben
    ben, yani dökümcü niko
    bir akşam üstü saatinden kaçırılmış bahçeler gibi
    hepimiz
    bir ağaç altında olsun, içi boş bir bostan kuyusunun yanıbaşında olsun.

    ve solgun yaz büfelerinin ve karpuz sergilerinin
    yanıbaşında olsun.
    ve sessiz meyhanelerin ve batık gemilerin
    içimizdeki yerlerinin yanıbaşında
    ve uzun gecelerde ve çocuklar görürlerken kendilerini
    ve sokaklar bir aydınlık gibi düşerken sokaklıklarına
    ve siyah halelerle başımızdaki vardık ki, biz bunu anlatacağız
    duvar duvar çizilmiş çarpı işaretleri gibi
    biz bunu anlatacağız
    sevginin bu ölümcül biçimlerini ve belki.
    3 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük