Diktatör olmadığına, yürütmeye çalıştığı rejimden başka önemli bir konuyla da örnek verilebilir. Bir diktatör meclisi istediği gibi yönetir veya yönetemiyorsa da hitler gibi sahte terör saldırıları düzenleyerek muhalefeti tasfiye eder bugün abd ve türkiye hükümetleri de 11 eylül veya ergenekon saldırıları gibi yöntemlerle sürdürmektedir. Hitler Alman parlementosunu yakarak "uygulama kanunu" çıkartmıştı, abd 11 eylül ile vatan severlik ve anti-terör kanunlrını çıkardı. bu kanunlar sayesinde muhalefeti tasfiye hareketiyle birlikte vatandaşların hakları önemli ölçüde sınırlandırıldı. Türkiye'de ise muhalefet ergenekon gibi dolaplarla tasfiye edilmekte. Diktatörizm her zaman bir sebep yaratır ve ardından meclisi ele geçirir. Atatürk'ün diktatör olmadığına dair argümanlardan meclis ile alakalı birisi aşşağıda örnek olarak bulunmaktadır.
--spoiler--
atatürk 1924'te ticaret bakanı ali cenani bey'i gelişen ülkelerdeki iş kanunlarında kadının durumunu incelemekle görevlendirmiştir. bu doğrultuda bir komisyon kurulmuştur. komisyonun çalışmaları sonunda kadınlara on hafta ücretli doğum izni verilmesinden kadınları gece ve ağır işlerde çalıştırmayı önlemeye kadar bir dizi koşul getirilmiştir. meclis'in bu tasarıyı kabul etmemesi üzerine 1929 yılında kadın haklarını daha da genişleten bir tasarı hazırlanmıştır. istanbul ticaret odası'nın " türk sanayisini yıkar." iddiasıyla karşı çıktığı tasarı red edilmiştir. 1934 yılında öncekilerden çok daha ileri bir kadın işçi hakları tasarısı hazırlanmış ve sonunda bu üçüncü tasarı sekiz yıllık bir mücadelenin ardından 8 haziran 1936'da 3008 sayılı iş kanunu ile kabul edilmiştir.
--spoiler--
eğer atatürk diktatör olsaydı bu kanun için 12 yıl beklemesine de gerek olmazdı. aynı şekilde kurtuluş savaşı esnasında başkentin kayseri'ye taşınma teklifleri görüşülürken de kendisine silah arkadaşları meclisi kapatmasını tavsiye ederken o meclisi ikna yoluna gitmişti. "ille de meclis önce meclis" diyerek doğunun ilk anayasal cumhuriyetini kurmuştu. Çok partili hayata 2 kez geçmeyi denemiş ancak rejimin tehlikeye girmesiyle yasal işlemler yapılmış bu partilerden birisi kapatılırken de diğeri kendisini genelbaşkanı kapattırmıştı. Bir Stalin bir Hitler veya eski tarihten Hammurabi örnekleriyle kıyaslandığında Atatürk'ün diktatör olmadığı aşikardır. Ancak atatürk ve onun akıl ilkelerini hazmedemeyen yobaz tayfasının onu ihanetten yozlaşmaya kadar suçladığı geniş yelpazenin içerisinde bulunan diktatörlük konusu, atatürk'ün diktatör olduğunu kanıtlamaktan çok onu diktatör diyerek karalama çabalarından ibarettir. Bugün bu işlem bir çok cemaat aracılığı ve son dönemde devletin katkısıyla da sürmektedir. Ancak gölün yüzeyindeki yaprakları görünmesin diye suya batırdığınız da ne kadar çabalarsanız çabalayın yeniden su yüzeyine çıkarlar. Gerçeği su yüzeyine çıkaran suyun kaldırma kuvveti değil gerçeğin yalana karşı olan mücadelesinden kaynaklıdır.