yoklukta gezintiler

entry1 galeri
    1.
  1. ODA aynı oda, pencere aynı pencere, sokak aynı sokak, mahalle aynı mahalle... Aynı gök, aynı ağaç. Bir şey değişse... Hiçbir şey değişmiyor; aynı ağaç, aynı gök, aynı mahalle, aynı sokak, aynı pencere, aynı oda...
    Musluk aynı, masa aynı, telefon aynı...
    Deniz kıyıları, onlar da aynı... Yollar, arabalar, vapurlar aynı, aynı, aynı...
    Kalk git başka şehre... Önce aynı değilmiş gibi gelir, sonra o da aynı...
    Kimi odaya hapsolur, kimi mahalleye, kimi şehre, kimi şehirlere... Bunların en kötüsü dünyaya hapsolduğunu anlamak.
    ***
    Bir anladın mı hapsolduğunu dünyaya, koş okyanusa biter; koş Arap çöllerine, biter.
    Yüzler değişir, aynı. Diller değişir, aynı. Oteller değişir, aynı...
    Bir kotra gezisi, aynı; bir han köşesi aynı...
    Yok mu bunun dünyadan öte bir yanı?..
    ***
    Ara, ara; göstermelikleri değişik, ama içi aynı... Balıklar hep aerodinamik... Arabalar mutlaka tekerlekli. insanlar burunlu, kulaklı, kollu, bacaklı...
    Bir uçak uçar, altında bulutlar, üstünde gök. Nerede uçarsa uçsun, aynı bulutlar, aynı gök...
    Vapur aynı sallanır, keman aynı çalınır...
    Kızınca, çatılan kaşlar aynı. Gülünce, gülüşler aynı...
    ***
    Hele mezarlıklar; köyde, şehirde, her yerde olan mezarlıklar... Upsala'da serin bir park içinde; Londra'da kiliseler içinde...
    Sigaralar, purolar, sigara tablaları... Ağızla içilir, parmakla silkilir külü; aynı.
    - Nasılsınız?
    - iyiyim, mersi, siz?
    Aynı.
    - Garson bir sek beyaz ver.
    - Bir dakika şimdi.
    Napoli'de aynı, Marsilya'da aynı...
    ***
    Ve bazen binde bir değişir bu yeknesaklık...
    Ağaç aynı değil, gök aynı değil... Deniz kıyıları değişik, garson değişik, şarap değişik...
    - Nasıl her şey değişik, nasıl her şey başka, nasıl tatlı yaşamak...
    - Bak nasıl güldü çocuk, bak nasıl ışıklı şu dükkân, bak nasıl mutlu şu kağıt helvacı...
    Durgun sular, durgun sularda kayaların gölgeleri... Birbirini kovalayan yağmur bulutları... Şimşekler, gök gürültüleri... iri iri damlayan taneler... Bir sevinç, bir yaşama, bir yeniden doğmak dünyaya...
    ***
    Ve sonra yine her şey aynı... insanlar süklüm püklüm, dağlar suratsız... Kapı tokmağı ya yuvarlak, ya kıvrık... Ve bitmez bir can sıkıntısı, bitmez bir aranış. Veya hiç bulamayış, ya bulurken kaybediş...

    çetin altan
    0 ...