imsanlığın, kalan son kırıntıları olmalı, balkonlara koyulan ekmek.
tıpkı, günah çıkarma gibi. dünyayı doyma hissi olmadan domuz gibi tüketip vaya tecavüz ettiği mağdurdan özür dileyen sapık gibi olduk.
ölmüş-yok olmakta olan vicdanımıza sunni solunum yapıyoruz.
utanmadan "aaay ne gaddan miiikemmel bi şiii?" diye yavşamalar eşliğinde. yapacağımız her iyilik, ayağı kırtılan at için yaptığımız iyilik(filmlerde kafasına sıkılan bir kurşun-şu an ki yaşamda, kedi-köpek maması yapılması) gibi.
hatırladınız mı?
"seviyooom ulağn!" diye uluyan davarın, karısını defalarca bıçaklamasını? biz aslında, yok ettiğimiz dünya için günah çıkarıyoruz.