bunu en iyi biraz önce yaşadığım hayal kırıklığım açıklar... şöyle ki, karnı acıkan bir öğrenci olarak ben, vize dönemi dolayısıyla yemek yapmamış olduğumdan, geçen gün kendimi zeki hissederek aldığım konserve sarmaya doğru ilerliyordum.
buzdolabının kapağını açıp, dış güzelliğinin içine yansımış olmasını umarak, konserve sarmama uzandım.
sarmaları konserveden çıkartıp, sınav dönemi bulaşık çıkmasın diye düşünerek aldığım plastik tabağa aktarırken tek düşündüğüm kalınlığıydı.
olsun'du...
''anneannem değil ya parmak gibi saracak!'' gibi sözlerle umudumun peşinden gittim.
ilk lokma..
o da ne ! yutmak istemedim ama tadı belki yutarken değişir diyerek kendimi kandırmayı seçtim.
(bkz: noldu şimdi?) mutlu musun sayın yaprak sarma yapıcı üretici firma?
mutlu musun, bu öğrenciyi böyle aç sefil bıraktığına!
tamam o kadar aç sefil sayılmam ama ben sarma yiyecektim! sarmalar!...anneeeöğğğühühü...
artık açken derste çalışamam herhalde...
not: şu an konserve barbunya pilakiyi denemek üzereyim.