friedrich von schiller

entry29 galeri
    14.
  1. Johann Christoph Friedrich Schiller (10 Kasım 1759 - 9 Mayıs 1805) Almanya'da 19. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Romantik felsefe akımının önemli düşünürü, şair, oyun yazarı ve tarihçi.

    Goethe'nin yanı sıra Alman klasik çağının en önde gelen isimlerindendir. Schiller'in oyunları alman tiyatrosunun standart repertuarında yer almaktadır ve balatları en sevilen alman şiirlerinin arasında yer alır.

    Almanya'da 19. Yüzyılın ilk yarısında ortaya çikan Romantik felsefe akımının önemli düşünürü.
    Özellikle sanat ve eğitim konusundaki görüşleriyle haklı bir ün kazanmış olan Schiller, 1795 yılında yayınlanan Über die asthetische Erziehung des Menschen (insanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar) adlı eseriyle Batı kültürünün bütün bir tarihini ortaya koyma yolunda bir denemeye kalkışmıştır. O, işte bu deneme çerçevesi içinde, modern insandaki bölünmüşlüğü ve yabancılaşmayı teşhis eden ilk düşünürlerden biri olma onurunu taşir.
    Yaşamlarında formun tamlığıyla içeriğin bütünlüğünü, imgelemin ilk gençliğiyle aklın olgunluğunu birleştirdiklerini düşündüğü Yunanlıyı model alan Schiller'e göre, modern insan kendi içinde bölünmüş bir insan olup, insan doğasının birliği ilerleme fikriyle, kültürdeki ilerleme düşünüyle bozulmuştur. Modern insandaki bu bölünmüşlük ve yabancılaşmanın ilacının, Schiller sanat olduğunu düşünmüştür. Başka bir deyişle, o sanatı insanlık için ahenkli, organik bir birliğin yeniden ele geçirilmesinin aracı olarak görmüştür. Güzellik doğa halinden, salt fiziki bir boyutu olan bireye, bütünüyle karşit ahlaklı bireyin ihtiyaçlarına uygun düşen bütünlüklü ahlaki evreye giden yoldur. Sanat ve güzellik, özgürlük yoludur.
    O, insanda iki temel dürtünün bulunduğunu söyler. Bunlardan birincisi, her zaman değişme için bastıran duyumsal dürtü, diğeri de birlik ve süreklilik arayan formel dürtü. Bunlardan her ikisi de, Schiller'e göre, kendilerine getirilecek olan sınırlamalara ihtiyaç duyarlar; böyle bir sınırlamanın amacı ise, duyumsal dürtünün ahlak yasasına zarar vermemesi, formel dürtünün de duyguları öldürmemesi ve dolayısıyla bütünlüklü insana ulaşilmasıdır.
    Bu ikisi arasında kurulmak istenen uyum, Schiller'e göre, üçüncü bir dürtü aracılığıyla sağlanabilir. Bu da, oyun dürtüsüdür. Söz konusu oyun dürtüsü, filozofa göre, sanatta ortaya çikar. Zira, duyumsal dürtünün nesnesinin yaşam, formel dürtünün nesnesinin form olduğu yerde, oyun dürtüsünün nesnesi veya amacı yaşayan, canlı formdur. Ona göre, duyumsal dürtüyle formel dürtü, yalnızca sanat oyununda bir araya gelir ve insan güzeli temaşa ederken, ruh bir yandan ahlak yasası diğer yandan da fiziki zorunluluk arasında mutlu bir ortam yaratabilir. O, modern öznelligin tanımlayıcı özelligi olan çatışma ve yabancılaşmanın sanat veya oyun yoluyla gerçekleşecek yaratıcı çözümü için umut beslemiştir.

    Mektup 18
    Güzellik yoluyla, duyumsayan insan biçim ve düşünceye götürülür; güzellik yoluyla, düşünen insan geriye özdeğe götürülür ve yeniden duyu dünyasına kazanılır. Güzellik iki karşıt durumu, duygu ve düşünce durumlarını bağlar.

    Mektup 25
    O zaman, güzellik özgürlüğün bağımlılık ile bütünüyle birarada-varolabileceği, ve insanın kendini anlık olarak gösterebilmek için özdekten kaçmasının gerekmediği bir durum sunduğu zaman, duyusal bağımlılıktan ahlaksal özgürlüğe bir yol bulma konusunda hiçbir güçlükle karşılaşmamız gerekmez. Eğer; güzellik olgusunun öğrettiği gibi insan duyularla birliktelik içinde bile özgürse, ve eğer; kavramın zorunlu olarak imlediği gibi özgürlük saltık ve duyulurüstü birşey ise, bundan böyle insanın kendini sınırlamalardan saltığa nasıl yükselttiği konusunda herhangibir soru olamaz: çünkü güzellikte bu daha şimdiden olmuştur.
    *

    bazı derin manalı özlü sözleri:

    'asıl yalnızken yalnız değilim.'

    'yolun doğrusuna giden insanların, kimseye ihtiyacı yoktur.'

    'hava için gökgürültüsü neyse, insanın ruhu için hayalkırıklığı odur.'

    'büyük ruhları aşk büsbütün büyütür.'

    'acı kısadır, neşe ise sonsuzdur.'

    'büyük ruhlar sessizce katlanır.'

    'kalbin atışı, kaderin sesidir.'

    'sevgi insanı birliğe, bencillikse yalnızlığa götürür.'

    'ne kadar yerinde olursa olsun, büyüklere hitap eden her övgü şarlatanlıktır.'

    'hiçbir şeye cesaret edemeyen, hiçbir şeye ümit beslemesin.'

    'her gerçek deha naif olmak durumundadır.'

    'insanı büyük ya da küçük yapan, kendi iradesidir.'

    'hayatınızı ortaya koymazsanız, hayatınızı kazanamazsınız.'

    'bilgeliğin, ak saçların bilgeliği olsun; fakat kalbin, masum çocukların kalbi olsun.'
    1 ...