insanlarla iletişim kurmak, gönül almak vs. ; paran yoksa kontörün de olmaz, uzakta olduğun arkadaşlarınla ilişkin biter, hayırsız olursun.
karnını doyurmak; paran yoksa da karnın doyar ama et yiyemezsin, kıymalı yemek yiyemezsin, hatta bazen canının çektiği meyveyi bile yiyemezsin.
giyinmek; paran yoksa zaten karnını ancak doyurduğundan bir de kıyafete para veremezsin. zaruretten alman gereken şeyler olduğunda en az maliyetle kapatmaya çalışırsın. sonra birileri başlık açıp sahte bilmem ne kullananlar diye alay konusu yapar.
yeni yerler görmek; paran yoksa haliyle yeni yerlere gitmeye imkanın da olmaz.
tatil yapmak; paran yoksa senelerce ayağını denize sokamazsın, havuza girmezsin, güneşlenmek nasıl bir şeydi unutursun.
kitap okumak; paran yoksa kitap fiyatlarının oldukça yüksek olduğu bu ülkede okumayı unutursun. e-kitap denen hadise olmasa kitap alışkanlığı edindiğine lanet edecek duruma gelirsin. sonra da birileri gelip korsan kullananlar için ağzına geleni söyler de senin refah düzeyini yükseltmeyi düşünmez.
yaşamak; kısaca hayatta insanın ihtiyacı olan hiçbir şeyi yapamazsın. mutluluk için, huzur için, sağlık için gerekli hiçbir şeye ulaşamazsın. karnın açtır, sanatla ilgilenemezsin. hastasındır sıralarda sürünürsün. ameliyat bile olamazsın. paran yoktur yuva kuramazsın, senelerce liseli gibi uzaktan ilişki yürütürsün. beğendiğin her şeyi "aa ne güzelmiş" diyerek tekrar yerine koyarsın. iletişim için bile paran olmaz çoğu zaman. ısınamazsın bile paran yoksa, soğuktan donarsın yine de o doğalgazı yakamazsın. dua edersin bazen, nefes almak iyi ki parayla değil diye.