bediüzzaman said nursinin 300 kadar şakirt* ile doğuda ruslara karşı vatan savunması yaparken, tamamına yakını şehit verdiğini, kendisinin de yaralı olarak ruslara esir düştüğünü, esaretten kaçıp, oradan viyanaya ve istanbula geçtiğini, istanbulda ingilizler hakkında yazdığı hutuvat ı sitte makalesi halkı galeyana getirdiği için, ingilizler tarafından ölü yada diri yakalama emri çıkarılınca, ankaraya meclise geldiğini, orada yaptığı konuşmaların ayakta alkışlandığını, mustafa kemal ile özel yaptığı toplantılardan sonra, bizzat mustafa kemal tarafından millet vekili olması istendiğini, oradan doğuya dönüp mücadelesine kaldığı yerden albay rütbesi ile devam ettiğini, vatanseverliğini hem canıyla, hem hayatıyla, hem yazdıkları ile ve tarihçe i hayatıyla ispat ettiğini, aynı zamanda bu mücadeleleri verirken 6000 sayfadan fazla eser yazdığını, bilmeyenler
ve sanırım bu eserlerini okumadan, onları yönlendirenlerin gazıyla, mevzuyu bilmeyenler tarafından, sürekli eleştirilen, hatta onun canını vermekten çekinmeyen şakirtlerinin savaştığı cephelere bugün turist olarak bile gidemeyecek olan kişilerce eleştirilen kişilere, kendince dalga geçmek isteyen, hakaret etmek isteyenlerce kullanılan, aslında onurlu bir kelimedir,
60 yıl öncesine kadar garip gelmeyen bir isim bu gün garip geliyorsa milletime, asıl burada vardır bir gariplik, yani bence,