bak!
önüne sadece
yanından koşarak giden kızın saçlarında kaybolan
rüzgara aldırmadan...
arkadan çekiştiren
kelepçeli ayakları,
yaraları her daim kokan,
küf kokulu anılarına dönüp bir kez olsun bakmadan..
yürü!
nefes ,nefese!
kaçarcasına,kovalanırcasına...
arkanda kızıldenizi , nil'i
sürmeli dolu dolu gözleri bırakarak..
git!
nerede bulacaksan kendini
oraya...
yüz !
göz pınarlarında bir çocuğun,
boğuluncaya dek...
ne de olsa birgün,ansızın
o loş odanın kapısını çalamadan bir düşmanın;
azrail elinde yağmurdan bir yaba,
dikilmeyecek mi karşına? *
NOT:uyuşturucu gibi dolaşıyor damarlarımda
yazma denilen şu illet
şairlik mi ? sümme ve haşâ!