1960 yılının Mayıs ayında Sovyet toprakları üzerinde bir Amerikan Lockheed U-2 casus uçağının düşürülmesi üzerine çıkan ve Sovyet-Amerikan ilşkilerinde önemli bir bunalıma yol açarak Soğuk Savaşı şiddetlendiren olaya denir. ABDnin Türkiye dahil bazı NATO ülkelerinden kalkan uçaklarının faaliyetlerinin yarattığı bir olaydır ve yalnız doğu ve batı blokları açısından değil Türkiye açısından da önemli sonuçlar doğurmuştur.
U-2 Olayı Amerikan yöneticilerinin Sovyetler Birliğinin 1949 yılında ABDnin atom tekelini ortadan kaldırmasından sonra duymaya başladıkları derin güvensizliğin doğrudan bir sonucudur. ABDnin kesin bir zaferle bitiremediği Kore Savaşı önemli bir endişe kaynağı olmuş; Sovyetlerin nükleer silahlarını ve uzun menzilli bombardıman uçaklarını geliştirmedeki başarısı Amerikalı yöneticilerin güvensizliğini artırmıştır. ABD, tarihinde ilk kez, ülke topraklarının kıta dışı bir devletin vurucu gücü içine girdiğine şahit olmuştu.
Bu durumun yarattığı endişe ortamında ABD Stratejik Hava Komutanlığının karşılık verme kapasitesi bir Sovyet sürpriz saldırısı na karşı en etkili silahı oluşturmaktaydı. Ancak bunun etkili olabilmesi için düşmanın sürpriz saldırı yönünde yaptığı hazırlıkların önceden bilinmesi gerekiyordu. Aynı derecede önemli bir nokta verilecek karşılığın hangi düşman hedeflerine yöneltileceğiydi.
Bu nedenlerle, özellikle 1957 yılından sonra, ABDnin yürüttüğü haber alma faaliyetleri hız kazanmış ve Sovyet topraklarının ayrıntılı ve güncel haritalarının çıkartılmasına başlanmıştır. Bunun da sonucu olarak, hava fotoğrafçılığı, Sovyet askeri faaliyetlerinin gözlenip dinlenmesi (uçak ve radarla) ABDnin stratejik planlamasında büyük önem kazanmıştır. U-2 uçuşlarının nedeni ABDnin savunması için gerekli olan bu bilgileri toplamaktı.
Lockheed uçak şirketi Amerikan hükümetine Sovyet savaş uçaklarının ve uçaksavar ateş menzilinin çok üstünde radara yakalanmadan uçabilecek bir uçak yaptı. U-2 olarak adlandırılan bu uçak bir füze gibi havalanabilmekte, 10 saniye içinde 300 metre yükselmekte, 21000 metre yükseklikte uçabilmekte, güçsüz olarak 300 mil (495 km) süzülebilmekte ve yakıt almaksızın yedi buçuk saat (3000 mil - yaklaşık 5000 km) uçabilmekteydi. U-2lar çok yüksekten net fotoğraf çekecek güçlü kameralarla donatılmıştı.
U-2 uçuşları, ABD başkanının yetkisi altında gerçekleştirilmiştir. Uçuşun harekat ve yönetimi ise, Amerikan Merkezi Haber alma Örgütünün (CIA) sorumluluğu altındaydı. Dönemin CIA Başkanı, Savunma ve Dışişleri Bakanlarının onaylarını aldıktan sonra, Başkan Eisenhowera bir dizi uçuş programı önermiş ve uçuşlar 1956 yılında ingiltere, Almanya, Türkiye ve Japonyadan başlamıştı.
Dünya, U-2 olayını 3 Mayıs 1960ta Nikita Khrushchevin Sovyet hava sahasında bir Amerikan casus uçağının 1 Mayıs 1960ta düşürüldüğünü açıklamasıyla öğrendi. ABD, bu uçağın casus uçak olmadığını, açık hava sağnaklarını inceleyen bir meteoroloji uçağı olduğunu açıkladı.
Khrushchev, 5 Mayıs 1960ta verdiği ikinci demeçte, ABD ve SSCB arasında zirve toplantısı yapılacağı sırada, Sovyetler Birliğine karşı girişilen bu düşmanca hareketin söz konusu zirve toplantısını baltalamak amacını güttüğünü söylemiş ve Amerikan uçaklarına üslerinde faaliyet izni veren devletlere de uyarıda bulunacağını belirtmiştir. Ayrıca, herhangi bir saldırıya karşı Sovyetler Birliğinin güdümlü füzelerle karşılık vereceğini ve bu saldırıda kullanılan üslerin de yerle bir edileceğini ifade etmiştir. (Bu sözler Türkiyeye doğrudan bir tehdit niteliği taşıyordu.)
Bu noktaya kadar SSCB U-2 uçağının pilotunun sağ olduğunu gizli tutuyordu. Bu durumun açıklanması üzerine ABD uçağın Sovyetler Birliği hakkında bilgi toplayan bir casus uçak olduğunu kabullenmek zorunda kaldı. Uçağın pilotu Francis Gary Powersın Moskovada yapılan soruşturması sırasında yaptığı açıklamalar şu noktaları kapsamaktaydı:
1- Pilot CIA ile imzaladığı özel sözleşme uyarınca ABDnin özel bir hava birliğinde çalışmaktaydı ve görevi Sovyetlerdeki telsiz istasyonları, radar üsleri ve füzeler hakkında havadan bilgi toplamaktı.
2- Pilotun bağlı olduğu birlik 1956 tarihinden beri Türkiyedeki incirlik Üssünde üslenmiş olup her yıl bir dizi haber alma uçuşlarına çıkmaktaydı.
3- Pilot, düşürüldüğü gün, görevinin Pakistandan Norveçe doğru uçup bilgi toplamak olduğunu söylemişti.
Bu olaylar üzerine Türk hükümetince yapılan tek açıklamada, uçağın Peşaverden Norveçe uçtuğunun öğrenilmiş olduğuna göre Türkiyenin bu olaydan sorumlu tutulamayacağı kaydedilmektedir.
ABD Başkanı Eisenhower, ABDnin prestijine gölge düşüren ve soğuk savaşı hızlandıran bu olaydan sonra 25 Mayıs 1960ta yaptığı bir açıklamada, U-2 uçuşlarının durdurulmasını emrettiğini söylemiştir. Ayrıca, bu uçuşların yararlı olmaktan çıktığını da belirterek Kaldı ki, uçaktan başka yeni teknikler geliştirilmektedir demiştir.
Bu konuda bir başka ilgi çekici nokta, Başkan Kennedynin de bu uçuşların uluslararası hukuka uygun olmadığını belirtmesi ve Sovyet hava sahasına giren Amerikan uçaklarının uçuşlarına son vermesidir (Kennedynin uçuşlara son vermesi U-2 Olayına karşın Başkan Eisenhower döneminde uçuşların devam ettiğini göstermektedir).
Sonuçlar
Soğuk Savaş hız kazanmıştır. ABD ve SSCB arasındaki gerginlik tırmanmıştır.
Ekim Füzeleri Bunalımına zemin hazırlanmıştır.
Amerika'nın Corona kod adlı uydu geliştirme projesi hız kazandı.
Türkiye, ABDnin kendi toprakları üzerindeki üsleri yine kendisini tehlikeye atacak şekilde kullanabileceğini görmüş; bu konuda ABD ile yapılan temaslar ise sonuçsuz kalmıştır.