türk yargısında sistem öncelikli olarak kişiyi suçtan vazgeçirip mümkünse ıslah etmek, eğer ıslah olmayacağı izlenimi veriyor ya da bu büyüklükte bir suç işlemişse en azından toplumdan izole ederek bir daha suç işlemesinin önüne geçmektir. görünürde gayet mantıklı duran bu ilke aslında çok büyük bir sosyal sorun yaratır. bir suçtan mağdur olan insan adalet ister. adaletle de yetinmez hatta intikam ister ki haklıdır da. tamam bazı acılar karşı taraf ne ceza alırsa alsın dinmez ama 3 temel nedenden dolayı idamın uygulanması gerekir:
1- mağdur olan tarafın adalete ve hukuka olan güvenini sağlamak. bu sayede insanlar devletin hakkını koruyacağını düşünür ve adalete güvenir. aksi takdirde adaleti kendi eliyle sağlamaya çalışır ki bunun yaygınlaşması da toplumu ve devlet otoritesini sarsar. mesela çocuğu öldürülen bir babayı, karısına tecavüz edilen bir kocayı, suçu işleyeni asmaktan başka tatmin etme yolu yoktur ki bu isteğinde de adam son derece haklıdır. devlet bunu sağlamazsa adam eline silahı alır, suçu işleyeni vurur. sonra da kendi suçlu durumuna düşer. e başlarım ben böyle adalet anlayışına.
2-idam cezası kuşkusuz ki topluma suç işleme konusunda korku salar. suçu sıfırlar demiyorum ama en azından suçu işleyen şöyle bir durup başına ne geleceğini düşünür. bazı tip adamlar geleceğini umursamaz çünkü zaten bir gelecekleri yoktur. ama can herkesin tatlıdır. sokakta tinerci bile ya ben boşa yaşıyorum öleyim gitsin demez. can korkusu da suçun fikriyat aşamasında çok büyük bir engelleyici neden teşkil eder.
3-bireysel olarak intikam duygusunu tatmin etmesinden öte 'türk milleti adına' diye karar veren yargının gerçekten de türk toplumunun vicdanına uygun karar vermesini ve bu sayede toplumun vicdanının rahatlamasını sağlar. idam konusunda benle tam zıt düşünen insanların bile bazı suçları işleyen canilerin ölmesini istediğinden eminim. bazı suçları (terör, kastla kısas, nefsi müdaafa, ağır tahrik unsurları olmaksızın adam öldürme, tecavüz vs.) işleyen insanların hapiste de olsa yaşadığını bilmek toplumun yüreğini kanatır.
uzun lafın kısası ay idam çok kötü, herkes yaşasın, yaşama hakkı kutsaldır, suçlu da olsa yaşamayı hak ediyor vs. atrzı konuşacak pembe romantiklerin taa... neyse uzun lafın kısası dedik kısa keselim. bir de avrupa birliği uyum yasasıymış. ulan ben sizin zihniyetinizi... önce uyalım sonra yasayı değiştirirsin. cumhuriyet ilk kurulduğu günden beri yapılan yanlış burda da yapılmıştır. önce yasa değiştiriliyor sonra toplum buna uysun deniliyor. hayır kardeşim öyle olmuyor işte. yasalar toplumun daha huzurlu yaşaması için toplumdan gelen talepler üzerine uyarlanır. bu mantıkla yasa çıkarırsanız halkın vicdanından tamamen kopuk bir ceza kanununuz olur. biz avrupa değiliz. onlar idamı doğru bulmuyorsa bile biz buluyoruz ve biz toplum olarak idamı geri istiyoruz. çünkü bize lazım.