sözlük yazarlarından öyküler

entry125 galeri video1
    86.
  1. 2023 yılı AB Descartes Bilim Ödülleri Paris’in ünlü kongre ve sergi salonu olan Zenith’te verilecekti.6000 kişilik salonun tamamı dolmuş ve sunucular en iyi bilimsel ödül projesini almaya hak kazanan kişinin adı açıklıyordu.
    Profesör Doktor Ali SAĞLAM’
    Salondaki 6000 kişi ayağa kalkarak onu alkışlıyor o ise sevincini küçük yardımcısıyla kutluyordu. Ağır adımlarla sahneye doğru ilerledi sanki buraya kadar koşar adımlarla geldim artık yeter der gibiydi. Her zamanki dik duruşu ve mağrur göğsünün gere gere sahneye yürüyordu. Ödülü Fransa eski devlet başkanı Sarkozy’nin elinden aldı ve mikrofonun başına geçti.’’ Bana bu ödülü layık gören herkese teşekkür ediyorum bu ödülü yalnız ve güzel ülkeme adıyorum ve tabi ki sana küçük dostum; teşekkürler!’’
    Sahnenin arkasında Ali’nin küçük dostunun görüntüsü belirdi kimse bu çocuğun kim olduğunu bilmiyordu. Tebrikleri kabul ettikten sonra kokteyle kalmadı ve küçük dostuyla beraber doğruca konakladığı oteline gittiler.
    Paris’in en ünlü otellerinden Hotel le Bristol muhteşem Eiffel Kulesi manzarasıyla insanı büyülüyordu. Ali küçük dostunu yatırdıktan sonra bir süre bu manzarayı seyretti ve geldi noktayı düşündü içinde bir huzur vardı sonunda istediği olmuştu bunun gururuyla bu gece gönül rahatlığıyla uyuyabilirdi.
    O sabahta her sabah olduğu gibi 6.30 da uyandı duş alıp tıraş olduktan sonra kıyafetleri giydi. Ali kırklı yaşlarında biri olmasına rağmen gayet bakımlı biriydi. ince kaytan bıyıkları, yandan taranmış saçları, uzun boyu ve kalıplı yapısıyla bir Osmanlı yeniçerisini andırıyordu. Klasik giyinmeyi tercih ederdi son 10 yılda insanların giyiniş tarzları farklılaşsa da o bu sabah kumaş pantolon üzerine şile bezinden düz beyaz bir gömlek giydi. Ali hala 20 yıl öncesinin modasını giyerdi kendini böyle rahat hissediyordu. Küçük yardımcını uyandırmadan otelin kahvaltı salonuna geçti.
    Saatin erken olmasından gerek salonda sadece tek masa doluydu. içeri girdiğinde garson yanına gelerek ‘şuradaki bayan sizinle görüşmek istiyor efendim’dedi. Ali kadını kibarca selamladı kadın ayağa kalkarak kendini tanıttı;
    ’Size de günaydın bay SAĞLAM; ben Science et Vie dergisi yazarlarından Clair EMMALYN’

    Ali sıcak bir gülümsemeyle Clair in elini sıktı ve karşısındaki sandalyeye oturdu. Clair bu sabaha günler öncesinden hazırlanmış tavrı var gibiydi. Kızıl saçlı, çilli yüzü ve kocaman gülümsemesiyle dikkat çekiyordu bu yirmili yaşlarında Fransız kadın; Sade bir kıyafet tercihinde bulunmuştu o sabah lacivert takım elbisesinin içine pembe bir gömlek ve onu tamamlayan turkuaz fular kıyafetinde en ilginç olan şey ise bu Fransız kadının ceketine ilikli olan Atatürk rozetiydi. Ali dikkatlice bakınca rozeti fark etti bu durum hoşuna gitmişti çünkü ömrü boyunca tüm önemli toplantılara aynı rozetle bunu anlayan Clair
    -Atatürk e karşı özel bir ilgim var o 20.yüzyılın dâhisiydi ve büyük bir liderdi ona olan hayranlığımdan toplantı ve röportajlarda bu rozeti taşırım.
    -Haklısınız Atatürk yok olmak üzere olan bir milleti tekrar yücelten bir görev adamıydı. O olmasa şuan belki de burada olamayacaktım.
    -Bilim dünyası 21.yüzyılın dâhisi olarak da sizi gösteriyor.
    Alinin yüzünde minik bir gülümse belirdi Clair işini iyi bilen bir gazeteceydi.Ali her zamanki alçak gönüllülükle yanıtladı.
    -Günümüzde çok değerli bilim insanları ve çok değerli çalışmalar var ben sadece insanlığa hizmet etmeye çalışan bir bireyim.
    Sesinin tonunu değiştirmeden konuşmasına devam eden Ali
    -Burada bulunmanızın sebebini sorabilir miyim?
    - Science et Vie bu ay sizin çalışmalarınızı kapağına taşımak istiyor izniniz olursa buraya sizinle röportaj yapmaya geldim.
    Kısa bir sessizlikten sonra
    -Memnuniyetle ama önce bir şeyler yesek röportajı kahve içerken yaparız.Kahvaltı yaparsınız değil mi?
    Clair ’in yanakları al al olmuştu karşınızda soğuk,aksi,ters bir profesör beklerken güler yüzlü, sıcak bir beyefendi ile karşılaşmıştı.
    -Doğruyu söylemek gerekirse güzel bir Fransız kahvaltısına asla hayır demem.
    Aldığı içten cevapla neşesi yerine gelen Ali garsona siparişi verdi ve masa beş dakika içinde hazır haldeydi. Kahvaltıları sofrasında çeşit çeşit ekmek ve reçellerden oluşuyor gevrek kruasan, taze baget ekmeği ve pain comlet ve çeşit çeşit reçelin bulunduğu Petit déjeuner den bulunuyordu içecek olarak ise Fransızların en çok tercih ettiği içecek olan Café au lait vardı. Her ne kadar zengin Türk kahvaltısının yerini tutmasa da lezzeti görünüyordu.
    Kahvaltıları bitmiş ikili otelin seyir terasına geçmek üzereyken Ali’nin küçük yardımcısı uykulu gözlerle salona giriyordu. Clair 13-14 yaşlarında bu çocuğu inceledi ama hiç bişey sormadan asansöre doğru yürümeyi sürdürdü.
    Asansöre bindiklerinde klasik asansör gerginliği onları da sarmıştı Ali yanıp sönen butonları takip ediyor Clair ise aynada saçını düzeltiyordu ikisi de bir an önce kapının açılmasını istiyordu.
    Kapı açılığında onları şık giyimli şef garson karşıladı kahvaltı salonunda olduğu gibi burada da tüm masalar boştu garson onları Eiffel kulesinin en iyi göründüğü masayı götürüyor bu arada Clair hala küçük yardımcının kim olduğunu düşünüyordu.
    Ali filtre kahve Clair ise mocha sipariş ettiler. Cebinden bir şeyler karalanmış bir kağıt çıkaran Clair kayıt cihazını masanın üstüne koydu.
    -isterseniz başlayalım.
    -Tabi; buyurun sizi dinliyorum.
    -Öncelikle projenizi açıklar mısınız?
    -Projem temel olarak manyetik alanların bir birine tesirini içeriyor. Kısaca geliştirdiğim metal plakalar dış etki ne olursa olsun aradaki mesafeyi sabit tutarlar. Bu plakaların kullanılma alanları sınırsız ben bu plakaları binaların deprem, heyelan, sel vb. afetlerden korumak için geliştirdim. Plakalar arasındaki manyetik itim kuvveti kesinle artmaz ve azalmaz aynı zamanda insan sağlığına zararı yoktur.
    -Anlayamadım siz dış etkilerden etkilenmeyen bir boyut oluşturduğunuzu mu söylüyorsunuz?
    -Kesinlikle iki plaka arasında manyetik alan şiddeti sabittir ve her ne olursa olsun bu mesafe değişmez işte bu yüzden mükemmel güvenliğe sahip binalar inşa etmek, koruma önlemleri almak, sürtünmesiz ortam oluşturmak artık imkansız değil.
    - Albert EINSTEIN da atomu buldu ama kendisinden sonra atom bombası icat edildi aynı durum sizin buluşunuzda gerçekleşir mi?
    …
    Clair sordukça Ali büyük sabır ve içtenlikle cevaplıyordu. Clair
    -Son bir soru Ali Bey yanınızda seyahat eden küçük çocuk kim?
    Ali bir an duraksadı ve başka sorusu olup olmadığını sordu ama Clair ısrarcıydı masada duran kayıt cihazını kapattı ve tekrar sorusunu yineledi. Ali bu durum karşısında
    -Peki, Clair sadece merakınızı gidermek için sizi bu durumu anlatayım. O çocuğun adı Ahmet Turan GÖKHAN Kahramanmaraşlı bir ailenin tek çocuğu babası iş yerinde çalışırken binanın üzerine bir kabus gibi çöken bir heyelanda diri diri toprağa gömüldü aynı anda da Ahmet dünyaya geldi.Zaten fakir bir aile olan Gökhan ailesi evin babası ölünce iyice perişan oldular Ahmet’in annesi bu duruma sadece altı ay dayanabildi Ahmet’i mahalle karakolunun arka bahçesine bırakıp intihar etmiş.Benim bir yakınım bana bu durumu anlattı çocuk esirgeme kurumundan Ahmet’in velayetini aldım.Ahmet çok zeki bir çocuktu 5 yaşındayken bir gün babasını sordu bende olanları anlattım.
    -Bize hayat veren toprak babamın hayatını nasıl alabilir?
    işte o söz beni bu projeyi yapmam için gerekli kıvılcım oldu yaklaşık altı yıllık bir çalışmanın sonucu olarak doğal afetleri engellemese de etkilerini minimize edebilecek bu projeyi geliştirdim. Bu durum aramızda kalmasını sizden rica ediyorum. Başka sorunuz var mı?
    -insanlık tarihinde ki tüm büyük mucitlerin bir ilham kaynakları vardır demek sizinki de bu küçük çocuktu. Röportaj ve kahve için çok teşekkür ederim Ali Bey başarılarınız devamını dilerim.
    -Ben teşekkür ederim.
    Derginin haftaya çıkacağını belirttikten sonra Clair kahvaltı salonuna tekrar indi Ahmet’in yanına gitti.
    -Ali beyin yanından geliyorum röportaj yaptık kendisinden izin aldım senin bir fotoğrafını çekmek istiyorum müsaade eder misin?
    Ahmet onaylarcasına kafasını salladı. Clair arka fonu karanlık olan bir yere götürdü fotoğraf makinesinde birkaç ayarlama yaptı ışığının geliş yönünü belirledikten sonra ardı ardına deklanşöre bastı. Yüzünde görevini tamamlamış bir askerin gülümsemesine benzer bir gülümseme oluştu. Ahmet’i yanaklarından öptü ve otelden ayrıldı.
    Ali o gün birkaç üniversite konferansına katıldıktan sonra Ahmet ile gece uçağına binip istanbul a döndüler.
    Bir hafta sonra Fransa’dan kargoyla Science et Vie dergisi geldi.Ali derginin kapağını okuduğunda başından kaynar su dökülmüş gibi hissetti. Kapakta Ahmet’in yüzünün yarısı aydınlık yarısı karanlık bir fotoğrafı ve fotoğrafın üzerinde de Fransızca:
    ‘L'ETINCELLE A BRULE L'ENFANT DE L'HOMME DEFUNT!’
    ‘ÖLÜ ADAMIN OĞLU KIVILCIMI YAKTI!’
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük