Yaptığım şeyden ötürü hala vicdan azabı çeksem de tam bir şerefsizlik örneğiydi. Yaş 5-6 civarları, lojmanda alt kat komşumuzun kardeşimle yaşıt küçük bir oğlu var. Çocuk, çocuk değil tam bir tosun tombalak. Ne versen yiyor, hatta dünyaları yiyor zannediyorum ki olay gerçekleştiğinde 1-2 yaşlarındaydı bu velet. Neyse ben de baba aşığı klasik kız çocuklarından, bir tek beni sevsin istiyorum, en çok beni. Babamı bir başkasıyla paylaşmaya şu gün olsun tahammülüm yok. Birine sevgi gösterisinde bulunsa kıl olurum o kişiye. O zamanlar tabii babamla çokça vakit geçirmemden ötürü çok daha fazla bu hissiyat. Neyse bu çocuk ve ailesi bize akşam misafirliğine geldi. Babam o zamanlar yeni edindiği kameraya pek hevesli her gelen misafiri kayda almakla meşgul. O gün de aynı şeyleri yapıyor ve sürekli bu çocuğu çekiyor, çünkü çocuk çok sempatik. Bak sen olaya sempatiklikten ve tatlılıktan ölecek bir kızı dururken başka bir çocuğu çekiyor, olacak iş değil! Kamera onları çekerken elimle engellemeler, zırt pırt önüne atlamalar falan saçma hareketler içerisindeyim. Nihayet babam o çocukla ilgilenmeyi bırakıp, prensesim diyerek beni çekmeye başlıyor tabii ben mutluluktan ölüyorum ta ki o ufaklık elinde o kağıt parçası ile gelene dek! Hayatım boyunca sürekli bir şeyleri biriktirme heveslisi olan bendeniz o zamanlar kaset içlerinden çıkan şarkı sözlerinin yazdığı o katlanır kağıtları biriktiriyorum. Eve yeni gelen her kasetin kağıdı bende. Ve o çocuk elinde o kağıtlardan biri ile üstelik onu yırtarak bana doğru yaklaşıyor, yeni yeni yürümeye başlayan bu çocuk öyle komik yürüyor ki salonda herkes gülüyor babam tabii ki onu çekmeye başlıyor. Hırsımdan kuduruyorum, babamın ilgisini kaybettiğime mi yanayım o kağıtları yırtıyor olmasına mı? Koşarak elindekileri topluyorum ve tabii ki ağlamaya başlıyorum ama nasıl ağlıyorum babam elinde kamera bin bir iltifat yanıma yaklaşıyor beni çekiyor susturmaya çalışıyor falan nafile. Neyse zar zor susuyorum. Ama intikamımı almam gerek bir şekilde. Annem pasta servisine başlıyor, babam kamerayı bir süreliğine bırakıyor, ortalıktan el ayak çekilmişken çocuğu buzdolabının yanına çekip dolaptan aldığım bir şişe tentürdiyot veya oksijenli suydu tam hatırlamıyorum içirdim ve bunu yaparken baya baya sabah kalktığımızda öleceğini düşünerek bunu hayal ederek yaptım. Şu an düşündüğümde eğer gerçekten bir şey olsaydı vicdan azabından öleceğimi düşünüyorum ama o gün onları içtikten sonra nasıl bir şey olmadı hiç bilmiyorum, çocuk o bir şişenin üzerine dünyanın pastasını yedi. Gece kusmamış bile! içirdiğim şeyin ilaç türevli olduğundan çok emindim ama nasıl olduğunu anlamasam da iyi ki bir şey olmamış. Bir babamı bir de eski sevgilimi böylesi korkunç ve hatta ölümcül kıskandım şimdiye dek. Çocukluğuna inmek lazım cümlesini nerede duysam ürperirim hala.