milliyetçi hareket partisi

entry5043 galeri video36
    34.
  1. 29 temmuz 1993'te dönemin abd başkanı george bush'un özel temsilcisi richard armitage, kudüs'teki laromme otelde düzenlediği basın toplantısında abd ve ısrail'in yeni dönem ortadoğu ve hazar projesini açıklıyordu. projeye göre, ortadoğu sınırları tekrar gözden gecirelecek, bu bölgede demokratik olmayan sistemlerin yeni dünya düzenine entegrasyonu için her türlü legal ve illegal mücadele yürütülecek, bu mucadele içerisinde tüm herkes üzerine düşen görevi yerine getirecek diyordu. basın toplantısında armitage,ısrail ve abd' nin, bu mucadele içerisinde türkeşe tanıdığı onceliği açık ve net olarak dile getirmekten sakınmıyordu.
    yıllardır paramiter güç olarak kullandıkları kadroları artık yeni dünya düzenin inşa sahasına gönderdiklerinin açıkca beyanıydı bu toplantı. ortada komunizm tehlikesi kalmamış, komunizmin çöktüğü topraklarda şimdi inşa edilmesi gereken kapitalist sistem sorunu vardı.planlar hazırlanmış uygulama için düğmeye basılmıştı. yaklaşık 20 senelik bir planın ilk sac ayağı, sovyetlerden ayrılan yeni devletlerin zengin altyapı kaynaklarını, kendi butcelerine katmaktı.
    ılk hareket israil den geldi.ısrail, yeni kurulan azerbaycan devletinin düzenli ordusunu kurmayı ve silahlarını kendisinin satmasını önerecek bir askeri paketi hazırlayarak,turkeş aracılığıyla azerbaycan yönetimine sunuyordu. türkeşin kendi ağzıyla o dönemki gelişme şu şekilde aktarılıyordu;
    ''elçibey ile sıkı bir dostluğumuz vardı. ben seçilmesine yardımcı oldum. gittik, mitinglerini düzenledik. kendisine önerdim: 'acele, küçük, çevik, ateş gücü yüksek bir ordu kurun' dedim. petrol kuyularının birkaçını bu işe ayırın' dedim''.
    azerbaycan tarafından onaylanmayan proje rafa kaldırılıyor,ardından o dönemde, petkim ve kalkınma bankası'nın yönetim kurulunda bulunan tuğrul türkeş,genelkurmay başkanlığına,irak sınırının ışıklandırılması işini almak isteyen bir ısrail firması için girişimlerde bulunuyordu.
    zengin kaynaklara sahip, bölgede her türlü kaosu yaratmanın derdinde bulunan abd bunun için ikili oynayarak, ermenileri -azerilere kışkırtıyor. diğer taraftanda azerbaycan da askeri eğitim veriyordu. yıllardır, oynadığı senaryoyu bu kez hazar da sergiliyordu.. böl, parcala, yönet... örneğin 1992 yılında mega oil adındaki bir amerikan şirketi gerçekte petrol işi yapmayıp silah ticareti ile ilgileniyordu. yani paravan bir şirketti. hem eğitim veriyor hem de silah satıyordu. şirketin ortaklarının kimlikleri gerçekte yaptıkları işi ortaya koymaya yetiyordu: "şirketin ortaklarından general harry aderholt, abd hava kuvvetlerinden emekliydi. özel savaş teknikleri uzmanı 'yeşil bereli' bir komutandı. şirkette özel savaş uzmanı bir diğer isim ise general richard secord'tu. general secord, nikaragua'da sandinista gerillalarına karşı kirli savaş yürüten contra güçlerine karşı para sağlamak için ıran'a silah satarken yakalanan, 'ırangate skandalı'nın birinci adı albay oliver north'tan sonra gelen ikinci isimdi.özel harpçı general secord 25 adamı ile birlikte, ikisi bakü'de olmak üzere 4 kampta türkiye'den giden gençlere ve azerilere özel savaş eğitimi veriyordu. peki bu gencler nereden yollanıyordu, turkiyeden mhp kanalıyla..
    aslında bölgede güçlü bir figurdu mhp, her türlü ilişki onların kanallarında kurulmakta, mutlaka mhp kadrolarına danışılarak hareket edilmekteydi. 4 aralık 97 tarihli ortadoğu gazetesi şu satırları aktarıyordu;'' çernişev, o gün, meclis'te milletvekili bile bulunmayan bir partinin, mçp'nin üç katlı mütevazı genel merkez binasının kapısından içeri girerken, moskova'nın 'faşist' ilan ettiği bu tecrübeli politikacıyla bir yakınlaşmayı denemek amacıyla bizzat patronu gorbaçov'un talimatıyla hareket ediyordu. çünkü tarih değişiyordu.''
    gercektende tarih değişiyor, emperyalistler yeni devletlerin zengin altyapı kaynaklarını sömürmek için, her türlü mücadeleyi yurutuyorlardı.
    1995 yılında, yine azerbaycanda aliyev e karşı darbe düzenleniyordu.aliyev iktidara gelmesiyle birlikte hazar petrolleri üstünde söz sahibi olacak uluslararası bir konsorsiyum oluşturulmuştu. konsorsiyum da abd, iran ve rusya da bulunmaktaydı. konsorsiyumdaki payından rahatsızlık duyan abd, darbe tezgahlayarak, aliyev i düşürüp, kukla yönetimle kaynagı kendine çevirme derdindeydi. peki darbeyi duzenleyenler kimdi?bu konuda görevlendirilen elbette ki mhp idi. demirel, aliyevden gelen yakınmalar karşısında, darbe girişimini sonlandırarak, aliyevi kurtarıyordu. ardından aliyev ilk resmi ziyaretinde, meclis başkanı cindoruğa ''türkiye bizim birleşik içişlerimize burnunu soktu, olaylar 400 civanıma mal oldu'' diyecekti. aliyev akıllanmış, konsorsiyumdaki petrol oranını abd nin istediği düzeye çekmişti.
    bölgenin, emperyalizme açılması için her türlü destek ta 1992 lerden beri, mhp kadroları tarafından, abd ve siyonist israile veriliyordu.
    turkeş bu desteği bizzat yine kendi ağzıyla şu şekilde acıklamakta ''türk cumhuriyetlerinde tabii kaynaklar çok zengin. yapılan uydu araştırmalarına göre de hazar denizi, tataristan dahil, kazakistan ve özbekistan böyle bir yarım daire biçiminde basra körfezi'nden daha zengin petrol rezervlerine sahip. en büyük ihtiyaçları yabancı sermayedir. yatırımdır. ben abd'yi ziyaretimde çeşitli lobilerle görüştüm. onları türk cumhuriyetlerine yatırım yapmaya davet ediyorum, teşvik ediyorum. mesela özbekistan'da çok zengin altın madenleri var. mesela abd'ye diyorum ki yatırım yapın, çok zengin kaynaklar var. ıstiyorum ki oraya bilhassa amerikan sermayesi girsin. neden böyle bir zenginliğe, bölgedeki etkinliğini kullanıp, turkiye yi, davet etmez orası da muamma.
    aynı dönemde,israilli para babaları unutulmuyordu.turkeşle, elçibey arasındaki konuşma bunun capcanlı örneği olmaktaydı.
    ''dedim ki, türkiye size yardım ediyor ama, her şeyi yapamaz. ayrıca ısviçre'deki finans çevrelerinden 250 bin dolardan 5 milyar dolara kadar kredi sağlayabilirsiniz. birdenbire ayağa kalktı. dedi ki, 'bunlar niçin gelecekler? soymak için? elçibeyin uyanıklığı,turkeşin girişimini bir kez daha boşa çıkarıyordu.''
    mhp,ermeni soykırım iddialarına şiddetle karşı çıkarken konu para olunca ortada ne soykırım karşıtlığı kalıyor,ne de ermenilerin bizi katletme siyasetti. bizzat, tuğrul turkeş 1996 yılında , ermenistan cumhurbaşkanı levon ter petrosyan'ın işadamı kardeşi telman ter petrosyan'la görüşerek, ticari ilişkiler kurma derdinde oluyordu.
    nedense mhp, ulkede çatışmadığı tek bir siyasi görüş bulunmazken tümden olarak sol siyasetle silahlı mücadeleye kadar savaşırken, tek bir defa bile dünya halklarına karşı açıkca cephe alan israil ve abd ye karşı kılını dahi kıpırdatmıyor. ülke ve vatanın tüm zenginlikleri, yabancı tekellere karşı satılırken, mhp bu konuda tek bir söz bile konuşmuyor.
    6 ...