okuyucu, okuduğu hikayenin zaman dilimi anlamında ve kendisini yönlendirdiği noktalarda, doğal olarak onu tatmin edici bazı şeyler bulmak isteyecektir. hikayeler içerisindeki geçmiş-bugün-gelecek şeklindeki git-gel hareketler, tüm zaman dilimlerindeki olayların birbirleriyle korelasyonu sonucunda, okuyucuda, ciddi sonuçlar elde edilecekmiş şeklinde beklentiler oluşturur. bu üslup, özellikle polisiye romanlarda sıkça kullanılır ve okuyucuya suç/suçlu ilişkilerinde önemli detaylar verir.
yazar, bu git-gel hareketleri sonucunda, okuyucunun beklentilerini yeterince karşılayamaz, diğer bir deyimle, bölümler arasındaki bağlantıları olması gerektiği şekilde kuramaz ise o vakit, okuyucu boşa kürek çektiğini düşünmeye ya da daha kötüsü, yazarın onu ulaştırmak istediği noktadan çok farklı noktalara gitmeye başlar ki burada dağınıklığın boyutu daha da büyür.
zeynep ve tesadüfler ne yazık ki bu bağlamda olumsuz bir örnek olmuş. daha da önemlisi bu durum üst-üste birkaç kez tekrarlanmış.
bununla birlikte bazı yanlış bilgilendirmeleri de görmek mümkün;
"...Çukurlar, bazı arabalardan düşen jantlar... zaten sıkışık olan trafiği tahammül edilemeyecek hale getirmişti..."
arabalardan jantlar değil jant kapakları düşer. ufak bir detaydır ama bunu bilen okuyucuyu irite eder. aynı şekilde, kombi ısıtma sistemlerine yönelik bilimsel bir hata da mevcut;
"...Efendim kalorifer tesisatları sürekli sıcak su taşıyan borulardan oluşur. Kombiniz şebekeden gelen suyu alır ve içerisinde ısıttıktan sonra peteklere iletilmesi için tesisat borularına gönderir. işte bu suda yer alan ufak tefekte olsa çamur yahut yosun parçaları, ısıtılmanın etkisi ile bir süre sonra borular ve peteklerde bir yaşam alanı oluştururlar..."
kombi kalorifer tesisatları, basınçlı suların yüksek sirkülasyon hızlarında dolaştığı ve sıcaklığın zaman zaman 80-90 santigrad derecelere ulaştığı kapalı-devre sistemlerdir. sistem içerisinde oksijen beslemesi olmadığından ki korozyon olayının gerçekleşmemesi için bu özellikle istenmez, aerobik mikroorganizmal bir yaşam ortamının oluşması mümkün değildir. oksijensiz solunum yapan anaerobik canlılar ise besin sentezlemesi için yeterli organik maddeyi bulamadıklarından zaten gelişip bir yaşam ortamı oluşturamazlar. bir cins mikroflora olan yosunlara gelince, fotosentez yapmadan yaşayamazlar. bunun için güneş ışığı gereklidir ama kapalı devre bir tesisatta bulabilmeleri mümkün olmaz. dolayısı ile bu sistem içerisinde, bildiğimiz anlamda biyolojik bir yaşam ortamı oluşmaz.
kurgulama ve detay hatalarına kurban gitmiş bir hikaye izlenimi verdi bana sonuç olarak. bu malzeme, diğer deyişle mevcut tema, çok daha güzel bir hikayenin çıkarılmasına müsaitmiş aslında.
tema deyip geçmemeli. profesyonel yazarların en büyük sıkıntısıdır bir tema yakalamak. bu nedenle, hoyratça harcamamak gerek.
her şeye rağmen gelecek için umutlar vadediyor zeynep ve tesadüfler. yapısal kurgulama konusunda edinilecek tecrübeler ve yapıcı eleştirilere kulak verdikçe, günden-güne daha başarılı örnekler göreceğimize inanıyorum.