son padişah vahdettin yakın tarihin en çok tartışılan isimlerinden ben kendisini hainlikle suçlamıyorum ancak buna karşın neredeyse yalnızca bir hainin göstereceği türden bazı davranışları olduğunu düşünüyorum peki denebilirki o zaman hain olmuyor mu? Bence kendince önceliği kendinde tutmasına karşın biraz olsun kendi vatanınıda düşünüyordu bu yüzden kendisine hain demek yoruma açıktır. Peki bu adam yıllardır böylesine pek çok isim tarafından aklanıyorda bu adam ne yaptı hain sayılabileceği hiç mi veri yok ortada denirse yrd. doç. dr. Orhan Çekiç'in özet olarak belirttiği şu maddeler bence en azından kendisini suçlayanların anlaşılması bakımından önemli olacaktır.
1. Mondros Ateşkes Antlaşmasını 30 Ekim 1918'de imzalayarak "ülkenin tümüyle teslim olmasını" kabul etmiş oldu.
2. Bu sayede, Sevr Antlaşmasıyla kendisine (yani Yeni Türkiye'ye verilen) yeni coğrafyaya razı oldu. Buna göre, Padişah olarak devletin başında kalmasına işgalci devletler razı oluyorlar ve O'na yurt olarak da istanbul'u, Ankara'yı ve Ankara cıvarında 6-7 şehri bırakıyorlardı.
3. Ağır şartları içeren Mondrosu imzaladığı gibi, bu yeni ve yarısı elden gitmiş olan Anadolu'yu kabul ettiği anlamında olarak bir Osmanlı Heyetini Paris'e gönderip, bu Sevr Antlaşmasını imza ettirdi.
4. Bu Sevr Antlaşmasını kendisinin de imzalayıp imzalamadığına kimse bakmadı, çünkü bakmasına gerek yoktu. Bu antlaşmaya göre izmir ve Ege Bölgesi Yunanistan'a verilmişti. Buna dayanarak Yunanlılar izmir'e çıkıp, Ege Bölgesini işgale başladılar.
5. Aynı Sevr'e göre Doğu' da bir Ermenistan, güneyde de bir Kürdistan kurulacaktı. Artık bu topraklar Vahdettin'in değildi ve O buna Mondros'u imzalayarak razı olmuştu. italyanlar Akdeniz Bölgesinde nüfuz bölgesine, Fransızlar Adana, Urfa,Gaziantep,Maraş,Hatay (yani Kilikya) bölgesinde, ingilizler Doğu'da ve bugün Irak'ta kalan topraklar üzerinde nüfuz bölgelerine sahip olacaklardı. Yani bütün bunlara Vahdettin "Peki" demiş oluyordu Sevr ile.
6. Bütün bu planlar kolayca uygulanabilsin diye, düşmanlar orduların teslim edilmesini istediler, bu yapıldı.(Savaşmayı göze alacak olan bir Padişah, ordularını teslim etmeye razı olur mu?Oldu, çünkü o günkü şartlarda kendince başka bir çıkış yolu O'na göre yoktu.
7. Tüm silah ve cephaneler düşmana teslim edildi. Siz Vahdettin olsanız, ilerde bir Kurtuluş Savaşı yapmayı planlıyor olsanız, elinizdeki silahı teslim eder misiniz? Etti, çünkü çaresizdi ve bir savaşı göze alacak konumda değildi.
8. Düşman donanmasının 13 Kasım 1918'de istanbul'a geleceğini biliyordu. Boğazlardaki bütün mayınların temizlenmesine çaresiz "peki" dedi, donanmanın istanbul'a girmesine izin verdi. Oysa aynı donanma Çanakkale'yi zamanında geçememişti şimdi elini kolunu sallayarak geçti, istanbul'a girdi. Onlarla savaşmayı planlayan bir Padişah bunu yapar mı? Demek ki böyle bir planı yok.
9. Yunan ordusunun da Ege'ye toplam 200.000 asker çıkarmasını kabullenmek zorunda kaldı.
10.Düşman ne dediyse yaptı. Çünkü ancak bu takdirde kendisine vaat edilen yerlerin ve istanbul'un padişahı olabilecekti. Aksi halde, Sevr ile verilenleri de kaybedeceğine inanıyordu.
11.imparatorluğu "genç, tecrübesiz, milliyetçi ittihatçı subayların yüzünden kaybettiğimize inanıyordu. Şimdi de direnmeye kalkan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları yüzünden, kendisine verilen topraklarını ve tahtını da kaybedeceği korkusuna kapıldı ve başından sonuna kadar Ankara Hükümetini tanımadı, onları "asi" ilan etti ve ingilizlere yanaşarak işlerin içinden sıyrılmaya çalıştı.
12. Bütün bu olup bitenlere "hayır" diyen Mustafa Kemal ise, "ya bugünkü topraklarımızın tamamını kurtarırız, ya hep beraber ölürüz" sloganıyla ortaya çıktı ve bu noktada Padişah Vahdettin ile ters düştü. Olayın özeti budur.
gördüğümüz üzere sanıyorum yalnızca bu veriler dahi vahdettin'in vatansever olmadığının kanıtıdır gelgelelim tekrar belirtmekte fayda görüyorum kendisine hain denilmesini yadırgamasamda hain olduğunu düşünmüyorum.