hayatına mutluluğuna küfürdür.hayatını sana dar eder, yollara düşürür. tabi efendim bu olayın aşamaları var,kimsenin alnında aşık olmayınız yazmıyor. yazsa da aşkı ne kadar durdurabilir?
görürsün,beğenirsin, izlemeye alırsın, kimse ilk başlarda aşık olduğunu kabullenmez.işte felaketiniz bu noktada başlar. sonra öğrenirsin ki evli/sevgilisi var. tamam ya unutucam zaten bir şey hissetmiyorum ki dersin,ve kendini onun resimlerini incelerken bulursun. ona olan aşkın sürekli büyür. ama sen buna karşı durmaya kararlısındır, asla böyle aşağılık bir şey yapmazsın , hem etrafta bir sürü insan var.ama her gün daha çok bağlanırsın. onun yanındayken dizlerin tutmaz. her şeyi yok saymaya çalışırken bir gün işe gelmez, meraktan çıldırırsın... işte o hissettiğin acı aşkının kanıtıdır, anlarsın.
onunla günlük ilişkilerini devam ettirirsin,akşam olunca da eve gidip onun için tuttuğun günlüğe devam edersin,kimseye anlatamazsın ki... birden aklına düşüverir acaba nerde,kiminle diye internetten araştırırsın bir de oğlu olduğunu öğrenirsin. hem de çocukluktan beri çocuğuna koymak istediğin ismi taşıyan...herşeyiniz o kadar benziyordur ki. insanlar tavırlarınızın aşırı benzediğinden bahsederler...daha çok aşık olduğun halde gururuna yediremezsin, kendi babanı düşünüp vazgemeye çalışırsın.
aradan zaman geçer izine çıkar tam 18 gün... 18 gün boyunca onu görememek kabus gibidir, ilk başta umursamaz olmaya çalışsan da daha fazla dayanamazsın ev adresini aramaya başlarsın tabi kimseye de soramazsın, internetten sadece yaşadığı mahalleyi öğrenip bir gün boyunca onunla karşılaşma ümidiyle dolaşırsın,ama bulmak kolay değil.sonra eve dönüp daha detaylı araştırma yaparsın, karısının resmini bulursun,ne kadar çirkin bir kadın! suratının yarısını kaplayan kocaman burnu, neredeyse belli olmayan dudakları. senin rüyalarını süsleyen yakışıklı prensin kurbağa prensesi gibi,ama oğlu çok tatlı, çok şirin...
artık aşkını görmezden gelmek mümkün değildir, kendine bahaneler yaratırsın,her gün her saniye ona ihtiyaç duyarsın...bahanelerinden biri sadece benden önce karşılaştı diye ondan vazgeçememdir .artık kabuslarının konusu birinin aşkını anlaması olacaktır.ama bir anlatsan aşkını bir dilinden dökülse...korkunçtur,en büyük hayalin başını omzuna koyup uyuyabilmek olur.onu kazanamadan kaybetmekten o kadar korkarsın ki susarsın.
ne kadar isterim bir bilsen aşkımı anlatmayı,ama benim gururum var, olmalı, hem senin çocuğun var evlisin,hem ya benden uzaklaşırsan... aslında tek korkum var, söylememi engelleyen tek şey ,ya suratıma karına aşık olduğunu söylersen, dayanabilir miyim?
işte böyledir AŞIK OLUNMAMASI gereken birine aşık olmak.hep kendini kandırmaya alışırsın, bahaneler üretirsin ama şu an bana kollarını açsa bir an tereddüt etmem ona koşarım...
(bkz: ya aklın başka yerdeydi ya yüreğin)
(bkz: üçüncü şahsın şiiri)