tarih nedir ki üzerinde anlaştığımız yalanlar.... yalanlarla egemen bir tarih yazımının altında baskılanan sınıflar, ırklar, tenler olsa da bu kurban etme kulturu kadınları da kendi yalanlarına kurban etmiştir.
kadın filozof olmadı yada yoktu diyen zihniyet bir zahmet biraz araştırma yaparsa ''kadın tanrıların'' olduğunu da öğrenirler... bugun filozof denilince birilerin daragacında sadece sokratesin ismi geliyorsa da onun hocalarının arasında kadınların bulunduğu platon ile diyaloglarında rastlanılmaktadır. diğer bir antik çağ düşünürü pyhtogoras'un kurduğu okulda eşi ile beraber olduğu bilinmektedir. eşinin ölümünün ardından okulun yeni yöneticisi kadın filozof theano olmaktadır. pyhtogoras kızları myia ve arignote de birer filozoftu.
diğer yandan antik yunanda marit rullmanın aktardığı gibi kadınlara ait felsefe okullarının bulunduğu ve bunlarda kadın filozofların dersler verdiği bilinmektedir. aydınlanma felsefesini yeniden inşa eden kişi ise yine bir kadın filazof ''aspasia''dır. antik çağdan bugune kadar bize uzanabilmiş 120 ye kadın filozoflardan bazıları şunlardır hipporchia, arete, themista, iskenderiyeli hypatia, leontion, lais 'tir. ozellikle ataerkil yaşam formasyonunun baskınlığından sonra kadınların toplumsal alanda gittikçe geri plana atılmasının kadın filozofların yetişmesinde en önemli engel olduğu apacık bir gerceklik olarak kabul beklemektedir. rönenasın inşası sürecinde ortaya çıkan cadı avlarında bir milyonu aşkın kadının yakılarak imha edilmesi yine bu sureci duraganlığa ceviren önemli etkenlerden birisidir. ortacağın arkasından gelen rönensans ise kadın özgürlükleri karşısında ortacağın ketumluğunu koruyan bir tavır takındı. görece ozgur bir atmosferde kadınlar olympe de gauges'in kadın ve yurttaş bildirisinde ele aldığı gibi ''idam sehbasına çıkma hakkının bulunmasına ragmen, bir konuşma kürsüsüne çıkma hakkı tanınmıyordu. '' yine de bu dönemde mary astell, damaris cudworth gibi kadın filozoflara rastlanılabilir.
kapitalist uretim surecinin ortaya çıkması ve toplumsal iş dağılımında kadın emegine ihtiyac duyulması ile beraber kadınların üretim sürecine katılması ilk olarak sanayii alanında olsa da , gittikçe erkek anlayışından bağımsızlaşarak kendi gelişim momentlerini kurabilecek zemine sahip oldular. ayn rand'ı görece özgür düşünce evreninin ilk kadın filozofu olarak değerlendirebiliriz. bunun yanında ilk ağıza gelebilecek kadın düşünürler olarak simone de beauvoir, anna wheeler, julia kristeva, josephine donovan, sarah kofman, susan sontag, mary daly , helene cixous, olarak sırayalabiliriz.
vesselam liste uzar gider, kadın özgurleşmesi erkek egemenliğinden bağımsızlaştıkca ''özgur düşüncede'' kadın gucunun daha da baskın çıkacağına ben eminim...