yazarın, kendi görüşlerini ya da yorumlarını içermeksizin, belli bir kişiye, topluluğa, yere, döneme ya da olaya ait bilgi ve belgelere dayalı yazıları, hikaye değil 'inceleme yazısı' olarak adlandırılır ve birçok edebiyatçı tarafından da edebi bir eser olarak değil, bu tür çalışmalar çoğunlukla akademisyenler tarafından yürütüldüğü için 'akademik araştırma çalışması' ya da 'uzman araştırması' olarak değerlendirilir.
burada ise durum biraz daha farklıdır. yazar, kaleme aldığı eserinde, yaşamını incelediği kişiden kalan belgeler ve bu belgelerde geçen olaylara ilişkin bir değerlendirme veya yorumda bulunmamakla birlikte, kendisini hikayenin kahramanı haline getirerek o kişinin başka bir kişinin geçmişteki yaşamı hakkında yaptığı araştırmaya yer vermiştir. bu durumda, ortaya koyduğu eser 'durum hikayesi' şeklini almıştır.
bu noktaya kadar pek bir sorun yok! ancak, yazarın hikaye kahramanı olan kişi bizzat kendisi olduğundan, hikayesinde bu noktadan sonra gelişen olaylardaki mantıksal kurgularda hata yapmak gibi bir şansı kalmamıştır. zira o, artık bir hayal kahramanı olmaktan çıkıp bizlerle birlikte bu dönemde yaşayan gerçek bir kişi halini almıştır. o vakit okuyucu, o'nun ağzından çıkan her sözün gerçeklere uygunluğunu sorgular hale gelmekte haklı olacaktır.
dolayısı ile hikayesine başlamadan önce, konu edeceği kurumlarda yapması gereken işlem ve o kurumların yasal uygulama prosedürleri hakkında önceden bilgi sahibi olması, tarihsel gerçeklerle çelişen ifadelere yer vermemesi, bu bağlamda söyleyeceği her sözün, en az kendisi kadar gerçekleri yansıtması,
örneğin;
- devlet arşivlerinde kişiye özel belgelerin bulunmayacağını,
- trablusgarb savaşında almanlar'ın fiili olarak hiç bulunmadığını, bu savaşın; italyan ve kurmay albay neşet komutasındaki osmanlı silahlı kuvvetleri arasında geçtiğini,
araştırıp öğrenmesi gerektiği açıktır. aksi taktirde, bunları bilen okuyucu karşısındaki inandırıcılığını yitirir ve bu andan itibaren o okuyucu, hikayeye olan motivasyonunu kaybederek hikaye içerisinde yeni çelişkiler aramaya koyulur. mevcut durum, sevimsiz ve hiç de istenmeyen bir hal alır.
aslında, hikaye'nin kurgulanma biçimine, anlatım dilinin akıcılığına ve okuyucunun bir gizemin çözülmesine yoğunlaştırılarak hikaye'ye zekice bağlanmasına bakıldığında, başarılı bir çalışma olduğu rahatlıkla söylene-bilir.
özellikle kahramanın asistan ile yakınlaşması, diyalogları, hikaye'ye ayrı bir renk katmış ve onların, araştırılan askerin eşiyle olan duygu dolu yaşanmışlıklarının, sanki ikisi arasında yaşanıyormuş gibi resmedilmesi, okuyucuyu etkileyen, akıl dolu bir girişim olmuş.
ciddi bir emek verildiği her halinden belli olan böylesine alışılmadık tarzdaki bir hikaye'nin, alıcı-gözle bir kez okunması durumunda dahi rahatlıkla filtre edilebilecek çok sayıdaki yazım hatalarına, biraz araştırmayla düzeltilebilecek bilgi kirliliklerine kurban edilmesi ne acı!
her şeye rağmen ben, kaideyi taciz eden istisna'nın bu huyundan vaz geçmesi durumunda, tadına doyum olmayan hikayeler çıkarabileceğine yürekten inanıyorum.