kitaplarını okumadan fakat kitaplarının olağanüstülüğünden çok konusunun anlatılmasından dolayı gidilen film.
--spoiler--
filmin başlangıcında, mıntıkaların ne olduğu, capitol şehrinin önemine, devlet işleyişine, halk yaşamına biraz daha değinilebilirdi, bir kaç cümle ile geçmişler. kitaplarını okumayanlar için önemli detaylar bunlar. arkadaştan öğrendiğim kadarıyla zamanında gelişen nükleer olaylar nedeniyle dünya'da tek insan şehri capitol ve mıntıklar kalmış. filme göre zamanında bir savaş varmış, savaşın galibi capitol şehri mıntıkları açlık oyunları ile cezalandırmış ve bakın ipiniz elimizde, istediğimiz an çekeriz mesajı verilmiş ya da açlık oyunları barışın bir sembolü. ilginç olan ise (kitaplarında var mı bilmiyorum) 74. kez düzenlenen bu geleneğe filmde kimsenin karşı çıkmıyor olması. insanın doğasında vardır geleneklere, düzene karşı çıkmak ki böyle bir oyuna illa ki birilerinin dur demesi gerekirdi. en basitinden kaç yüz yıllık bir gelenek olan kurban bayramında bile bir sürü hayvan hakları grubu eylem yapıyor, ilginç geldi. Haymitch karakterinin biraz daha ön plana çıkmasını bekliyordum, alkolik vurdum duymaz yapısından dolayı. Sona yaklaşırken sikerim oyununuzu da sizi de diye bir çıkış bekledim durdum, olmadı. En önemli eleştirim ise çekimler olacak. Özellikle iki sahne de dikkatimi çekti. ilki Katness'in selam vermesinin ardından isyan, ikincisi ise filmin sonunda ki dövüş sahnesi. Bu kadar berbat bir çekim olamaz, hiç bir şey anlamadık. Karanlık, kamera sürekli hareket halinde ve çok yakın, insan biraz anlaşılır çeker şurayı. Sözün özü bazı yerler sakatta olsa, her güzelin kusuru olur diyerekten filmi beğendim, kitapları okumaya hazırım.
--spoiler--