akp'nin tabanından dolayı takınılan söylemdir. her şey gündem yaratması için söylenmez. akp'nin dindar bir tabanı da var düşünürsek, hem de geniş bir taban. bu taban için de söylenmiş bir söz olabilir bu.
allahın aşkına zaten, siyasetten anlamayan ne kadar adam varsa hepsi o mecliste. akp'lisinden chp'lisine, mhp'lisine kadar hiçbirisi siyaset ve politika konusunda bir bilgiye sahip değil. zaten öyle bir seçim sistemi ki parası olmayan aday olamıyor. zenginler yönetiyor lan bizi tam da bu pencereden bakarsak. akp için 3-5 milyar gibi bir adaylık ücreti vardı en son genel seçimlerde. partiye akan paraya baksana anasını satayım. parası olmayan ama düşünebilen, çözüm üretebilen adamlar n'oluyor? onlar senin benim gibi reaya oluyor işte, bu adamların emrine giriyor, torpiline muhtaç kalıyor, üç kuruş etmeyen adamların yardımı için telefonlar açılıyor, hediyeler götürülüyor, bu adamlar da kendilerini lord zannediyor.
mecliste çıkan tartışmaları, edilen lafları görüyorsunuz değil mi? bu sadece bu hükümet döneminde değil hep böyleydi maalesef. insan gibi konuşup anlaşma yetisinden bile yoksun bir kalabalık. herkes birbirine sürekli bir çatma eğiliminde.
hayır atatürk neden ikinci ve üçüncü partileri istemiş mecliste? hükümetin çalışmaları kontrol edilebilsin, hükümet istediği gibi at koşturamasın diye. peki şu mevcut sistem böyle bir şeyi mümkün kılıyor mu? 367'yi geçen bir parti anayasayı bile değiştirebilirken, 276'yı geçenler ise kimselere sormaksızın yasa çıkarabiliyor. kuşkusuz ki atatürk'ün istediği bu değildi. ve yine kuşkusuz ki atatürk'ün istediği muhalefet, atatürk'ün partisi olan chp'nin yaptığı muhalefet de değildi. her boku anayasa mahkemesi'ne götürmek muhalefettir ama sözlük anlamında muhalefeti karşılayacak bir muhalefettir. meclise geldiysen, sen halkı temsil ediyorsan, hükümetin tutarsız ve aptalca gördüğün politikalarına karşı çözüm de üreteceksin. hayır bu böyle olmaz demek nerede yetmiş ki meclis gibi bir kurumda yetsin? böyle olmalı da diyeceksin arkasından ki hem insanlar sana inansın hem de görevini yerine getirebil.
milletvekili denen kişiler keşke isimlerini de hak edebilseler, milletin vekili olabilseler. ama o meclise fakir biri bile giremiyor ki fakirin halinden anlasın. hele ki akp milletvekilleri tamamen zengin kesimden oluşuyor. ilkokul mezunu seviyesinde bazıları. bazıları okul bile okumamış. bu adamlar seni beni temsil ediyor. noktadan sonra büyük harfle başlayamayan adamlar seni beni temsil ediyor usta. tehlikenin farkında mısınız? hoş üniversite okuyanın da bizi anladığı yok ki. bu adamlar her dönemin adamı. eski anap milletvekili sonra dyp'ye geçmiş şimdi de akp'ye. belli bir siyasi görüşü bile olmayan adamlar şimdi siyasetin en aktif olduğu yerde siyaset yapıyorum diyor. rezaletin de bu kadarı.
emeklilik maaşlarına halk ağzına koyacak ikinci lokmayı bulamazken %100 zam istedi lan bu adamlar. adamlar adamlar diyorum da kadın-adam hepsi yani. anla işte. şu sözlükten kimsenin boşa savuracak kadar çok parası olduğunu düşünmüyorum. çoğu zaten öğrenci, bir iş güç sahibi olanlar da anca kendine yetecek kadar geçiniyordur zaten. halkımızın büyük çoğunluğu böyle zaten. buna rağmen meclisteki 550 tane millet"vekili" parti ayırt etmeden hepsi bu maaş artırımını utanmadan kabul ettiler. bak bunu cumhurbaşkanı istese anlarım, dersin ki cumhurbaşkanının bu kadar düşük maaş aldığı ülke -15 milyar düşük değil de hadi öyle diyelim- ne kadar itibar sahibi olabilir ki dünyada, bunu varın gelin 30 milyar yapalım, deyin. amenna. ama bu adamların aldığı maaşlar ülke itibarıyla da alakalı değil. ve adında "halk" geçen bir partinin vekillerinden birisi kalktı ve dedi ki "vekillerimiz halkımızın sorunlarına çözüm ararken bir de emeklilikte alacakları maaşları mı düşünsünler?" lan zaten 3500 liradan başlıyor emekli aylıklarınız. çok mu az? allahtan da mı korkunuz yok!? kimseden gıkını çıkarmıyor buna. kusura bakmayın da domalanı sikerler diye de bir laf var.
çoğu gelişmiş ülkede ülkenin en iyi, en yetenekli çocukları veya bu konulara en yetenekli olan çocukları ülke yönetiminde rol alabilecek okullara yönlendirilirken ülkemizde etkin bir ayrım bile yapılmadan oks, sbs, lys gibi sınavlarda en iyi netleri yapan çocuklar önce fen liselerini sonra da tıp fakültesini yazıyorlar, ya da hukuku. siyasal bilimlerin cürmü bile yok zira mezun olduktan sonra atanabilmek de torpile bağlı canım ülkemde. gerçi tıp mezunlarının da anasını ağlatıyorlar da o bambaşka bir mevzu.
bu kadar sızlanma yeter, okuyanın emeğine sağlık, okumayanın canı sağolsun. kimse gene aldırmayacak bu feryatlara ama birilerinin bir şeylerden şikayetçi olduğunu bilmesi yeter insanların. saygılar.
