resmi adı cemalettin seberdir. 1931 pülümür (tunceli) doğumlu. erken yaşta ailesi ile surgun edilmesi ve bu surgun sonucunda aile bireylerini birer birer kayıp etmesi kendi yorumuyla sanatcı duyarlılığının oluşma sürecini etkilemiştir.
enver ercan' la 9 mayıs 88 te yaptıkları roportajda bunu şöyle açıklamakta '' anılarımın kökeninde yer etmiş.küçükken, altı yedi yaşımda doğduğum yerlerden, evimizden, bahçemizden kopartılmıştım. ardından aileme felaketler gelmişti. annem ölmüş (hemen ölmüş) babam sonsuz yoksul düşmüştü. bunlar yer etmiş bende. bir yerde sanatcı duyarlılığını etkilemiş demek. silinmezler. ''
süreya, anadili ile yazamayan yazarlar arasında yer almaktadır. bir anlamda ''hapis'' bir dil serüvenin içerisindedir. dışarıya açılan bir çekmecenin içeriye itelerek açılmaya çalışılmasıdır. oz anlatımıyla gerginliktir. joyce gerginliğinin bir tezahuru'de bu topraklarda cemal sureyadır. dil üzerine düşüncesi sorulduğunda ''gurbetin aşka'' dönüşmesi olarak ifade etmektedir, ''benim dil serüvenim şu: küçük çoçuk bakıcıya veriliyor, o çoçuk kendini bakıcının elinde buluyor; seviyor bakıcısını onu ana belliyor. turkçeyle ilişkim böyle'' diyerek vurguluyordu turkce serüvenini. kendi dil seruvenin öznesi olamayan süreya, dili hapis alanında kilitleyeninde özgur olamadığını ''o yıllarda ulkemizde/ çeşitli hukumlerle/ yetmiş iki dilden/i kisi yasaklanmıştı:/ ikincisi turkçe'' dizeleriyle ifade ediyordu.
selim temo'nun dizeleriyle ''asla efendinin diline bağnaz bir biçimde bağlanmayan, o dili en humanist yorumu ile içeren, neyle karşılaşırsa karşılaşsın onu tam tersini yansıtan, bunu da en aşırı biçimde yapan, turkçeyi değme yazar ve şairlerden iyi kullananlardandır.
bir anlamda kendilerini gizledikleri koyaklardır, yazdıkları dil. ama yazdıkları dili zorlayan, onun imgesininden beslenerek yeni anlam metaforları yaratarak kendi içlerini de yansıtan bir dil oluşturmaktadırlar. ahmed arif'in ''bir yanın seccade acem mülküdür/ bir yanın çığ tutmaz kafkas ufkudur'' dizeleri buna en guzel ornektir. yazdığı dili kendi çıkarımına uygun bir sese dönüştürmeyi becermiştir ahmed arif . çünkü anlatılan ülke turkiye değildir, tam da ahmed arife denk düşen ustaca bir manevra alanı olmaktadır dil.bunu cemal süreya da yapmaktadır,orhan kotan da ,yılmaz odabaşı da..çünkü aynalar gerceği yansıttığı kadar gizlerde..
cemal sureya uçurumda açan kitabında bu durumu, yakındoğunun dallı ispanyolcası: kürtce dizesi ile en guzel biçimde ifade etmiştir. diğer bir şiirinde; kürtler yalan söylemek zorunda, arnavutlar doğru anlatımıyla dil takiyesini sunmaktadır.
kendi anadili serüvenine iki defa soyunur sureya, ilkinde 12 eylul gelir, ikincisinde ölüm. insanın anadilini bilememesi ne acı sayıklamalarıyla anadili acısını içinde taşıyarak vefat eder. yazım sürecindeki hapisliğine nazire yaparcasına, gercek hayatta kurtluğunu on plana alacaktır. bazil nikitin'in kurtler adlı kitabını turkçeye ceviren c.süreya dır. her yerde kürt ve surgun olduğunu anımsatacak, oğlunun nufus kaydında adı ''memo'' olarak yazılan tek kürt olmasıyla övünecektir.
son kitabının adını ''göç'' koymak istemesinin nedeni de surgunluğundendir. bu kitaptaki şiirlerden birinin adı, uzun bir şiir olarak kurgulanan 'fırat'tı. zulumler adlı şiirinde ise,turkiye komunist hareketinin önderlerini yazacaktı. bir de roman yazmayı düşünür. adı ''acının tekniği' olacaktır. bu romanında ise ''turkiye'nin son 50 yıllık işkence tarihi'' ni anlatacaktır. diğer çalışması ise kürtlerin ve türklerin kucaklaşması olacak dediği, fuzulı'nın 'bengu bade' cevirisidir...