mehmet kamış

entry13 galeri
    4.
  1. --spoiler--
    Hz. Peygamber (sas), Hıristiyan olan ibn Harris bin Ka'b ve dindaşlarına yazdırdığı anlaşma metnine, "Şark'ta ve Garp'ta yaşayan tüm Hıristiyanların dinleri, kiliseleri, canları, ırzları ve malları Allah'ın, Peygamber'in ve tüm müminlerin himayesindedir." maddesini koydurmuş, Nasraniyet dini üzere yaşayanlardan hiç kimsenin kerhen islam'a icbar edilmeyeceğini, Hıristiyanlardan birisinin herhangi bir cinayete veya haksızlığa maruz kalması halinde Müslümanların ona yardım etmek zorunda olacağını söylemiştir!

    Çağın müceddidi Bediüzzaman da gayrimüslim Ermenilerin komşularımız olduğunu belirtirken, "Şu memleketin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vabestedir (bağlıdır). Fakat mütezellilâne (zillet içinde) dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi (milli onuru) muhafaza ederek, musalâha (barış) elini uzatmaktır." diyor.

    Hayat felsefelerini islam'dan alan topluluklardan gerek Selçuklular zamanında gerekse de Osmanlı döneminde Hıristiyanlarla Müslümanlar aynı topraklarda birlikte yaşadı. Hıristiyanlar, inançlarından dolayı ne horlandı, ne kınandı ne de baskı gördü. Bin yıldır dini referanslarla bu toprakları yönetenler, Rumlara, Süryanilere, Ermenilere, Yahudilere ya da kendisi gibi inanmayan hiç kimseye baskı yapmadı, olabildiğince dini özgürlük sağladı. Hal böyle iken bugün kendine muhafazakâr diyen bazı kesimlerin bunları yabancı görmesini anlamak gerçekten çok zor. Devletin yıllardır bu konudaki gayri islamî tavrını bazı muhafazakâr kesimlerin böylesine içselleştirmesi büyük bir çelişkiden ibarettir. Ruhban okulu meselesine bakış açımızdan tutun da bu ülkede yaşayan Rum ve Ermenilerin hâlâ toplum içinde kimliklerini rahatça açıklayamamaları, toplumsal ayıptan başka bir şey değildir
    --spoiler--

    http://zaman.com.tr/yazar...ugune-yeniden-kafa-yormak
    0 ...