nam-ı diyar insan olmaktır kısaca. ya da insan odaklı düşünmemektir. düşünmek insanları ayırır çünkü. farklılıkları döker ortaya. mühim olan düşünceleri insanların düşüncelerine çelme takacak onların yolunu kesecek gelişmelerini önleyecek şekilde değilde ortak bir emel için hareket etmek zorunda olan bireyler şeklinde düşünmektir..
bir kuş avcısı sürü halinde gezen bir grup kuşun aç olduğunu fark ederek yemle tuzağa düşürür ve ağa takılır tüm kuşlar. avcı tuzağını gündüz kurup evine gitmiş, kuşlar ise ağa yakalanıp içinde hapsolmuşlardır. neredeyse hepsinin doyurması gereken yavruları vardır yuvalarında. ama her biri farklı bir yere kaçmaya çalışan kuşlar ağdan kaçamamaktadırlar. sabah güneş doğarken artık birer öğün yemek olacaklarını düşünen kuşlar birlik olup beraberce kaçma konusunda anlaşırlar. hepsi aynı yönde kanat çırpınca ağıda alıp oradan kaçarlar.
birileri yıllar önce tuzağı kurdu, bizde bile bile lades olduk, düştük tuzağa.
umarım biz insanlar kuşlardan daha zekiyizdir de. güneş doğmadan değilde, gece yarısı karanlığında başka birileri bizi yemeden kurtuluruz bu ağlardan..