ben onu küçükken akrabam olduğu sözleri ile tanımıştım. televizyona çıkan az-çok tanınan birisiydi,sivaslıydı ve şarkışlalıydı bizim gibi.o yüzden akrabamız olmalıydı.bir nevi tatmindi belki de ama büyüklerim öyle diyordu ve ben onu akrabam olarak tanıdım ilk.ve vefat ettiğinde akrabadan da öte bambaşka biri olarak biliyordum artık.
çocukluk işte.her söylenene kanıyorsun ve nerde adını duysam akrabam diyordum gerine gerine.sokak arkadaşlarımdan farkım oluyordu çünkü.okulda arkadaşlarıma böylece hava atabiliyordum.ben tanınan birinin akrabasıydım.
gençlik işte.kanın deli akıyor.farklı olmak istiyorsun.bir siyasi kimliğin olsun istiyorsun.elin ile bir siyasi işaret yapmak,siyasi müzikler dinlemek,kendine düşman üretmek ve dostlarınla dolaşmak istiyorsun.e bir de ailen de baskı uygulayınca sana - "oğlum bırak da bu işleri derslerine çalış." dediğinde daha da marjinal olmak istiyorsun ve daha bir hırsla sarılıyorsun ona.büyük kuzenlerin seninle dalga geçiyor sen ise hırsından ağlıyor ve daha da keyiflendiriyorsun onu.kızıyorsun...küsüyorsun...susuyorsun...
360 derece olmuyor bakış açın. dar açı ile bakıyorsun olaylara. ona göre yorumluyor ona göre konuşuyordum.onun doğrusu benim doğrum onun yanlışı benim yanlışım olmuştu. kıt kanaat biriktirdiğim paramla,saklaya saklaya sipariş ettiğim dergiler ile destek olmaya çalışıyordum ona. o dergiler ile lisede dolaşıyor arkadaşlarıma nispet yapıyordum.
sonra eziklik yaşadım bir nevi.çünkü ben onun okuduğu ilkokulu bilirken henüz onun adını bilmeyenler vardı.partisinin %1 oy alması ise cabasıydı.haberlerde göremiyordum.internet sitelerinde en az tıklananlardandı. yine de şevkim kırılmıyordu.çünkü ona inanıyordum.çünkü onu seviyordum.gizli gizli duvarlara onun adını yazıyor,sınıftaki arkadaşlar ile onun için tartışıyordum.sözlükte ona laf atanlara eksiyi basıyor özel mesaj ile laf atıyordum.
bir gün lisede...bir öğle arasında...ve seçim zamanında...yine ondan bahsediyordum.akşama halı saha maçı ayarlamıştı arkadaşlar.ve ben erkenden eve gidip ayakkabı ve formam ile maça gitmeliydim.gitmeden önce haberlere bakmalıydım.belki muhsin başkanımın haberini yaparlardı.e ne de olsa sadece seçim zamanında televizyonda görebiliyordum onu.
kalbim küt küt atıyordu.kanepeye uzanmıştım.ekranda "bbp helikopteri düştü" yazıyordu.içinde o da vardı.
gün boyu televizyon başında bekledim.bir müjde bekliyordum.korkuyordum.onun ölebileceğine henüz hiç hazır değildim ve ben daha ona bir oy dahi verememiştim.babam bana üniversiteyi kazanmam halimde siyasete girebileceğimi söylemişti.össye çalışırken,hayaller kurarken nerden çıkmıştı bu kaza şimdi?kaç gün geçmişti.müjde diye aldığım haberler asılsız çıkmıştı.
ve bir gün...ölüm haberi verildi haberlerde...ben hayatımda hiç böyle ağlamamıştım...hiç bu kadar üzülmemiştim.* salya sümük ağlamıştım ve gözlüğüm afedersiniz bile bundan nasibini almıştı.
babam,annem yanıma gelmiş onları da göndermiştim yanımda.sevgilime bile cevap vermiyordum.gerçek miydi tüm bu olanlar?
bulunduğum ilçede ne bir ilçe teşkilatı ne de parti ile yakın birileri vardı.tektim gerçekten.ve bunu o vefat edince daha iyi anladım.sanki bendim ilçemde ondan sorumlu kişi.sanki bana taziyeye geliyordu millet.her tokalaşmam,beni biraz daha acı gerçeğe yaklaştırıyordu.
bin bir zorluklarla cenazeye gidebilmiştim.tekbir sesleri ile açılmıştı ağzım günler sonra.herkesin değerini anladığı bir zamanda,seni herkese anlatırken yorulup "kimse bizi anlamıyor" dediğim bir zamanda şimdi herkes senin iyi olduğunu söylüyordu.ben ise "keşke kimse senin değerini anlamasaydı da sen hayatta olsaydın" diyordum...diyordum ama boşuna diyordum.
şimdi üniversitedeyim...siyaset bilimi okuyorum...3 senedir...ve geriye dönüp baktığımda yaptığın yanlışları da görebiliyordum artık.sorguluyorum ben.
duygularımı bir kenara bırakarak da diyorum ki..sen gerçekten o iyi insandın...yaptığın yanlışlarına rağmen sen o oy vermeyi hak eden insandın.sen,senin yolunda yorulmanın eziyet değil zevk olduğunu ispat ettirendin.sen hala içimde sevgisi olan...hala resmini gördüğümde gözlerimi doldurandın...sen muhsin yazıcıoğlu...sen benim fikir örgümdün...