şuanda işyerindeyim. müdürüm karsımda otururken ben dee, takılıyorum işte arada nette. çok değişken bir adam! bir öyle bir böyle, yuzu asıkken sonrasında gulebiliyor. hah tam da bunu demişken uzatmalı sevgilim aklıma geldi! o daha onemli simdi bizim mudurden.
midem kasılıyor ve bulanıyor. ellerim soguk, dogru duzgun beslenemiyorum, can'ım hicbirsey istemiyor. cevremdeki herkesin, azıcık kilo al, topla kendini, demesine ragmen alamıyorum. gitgide eriyorum sanki.. vücudum sanki can'sız..
yapılan hatalara mı, yasanan pişmanlıklara mı yanayım bilmiyorum. söylenen kötü kelimelere mi, O'nun gözünde artık eskisi gibi olmadıgıma ve belki bir daha iyi olamayacagıma mı yanayım, hangisine..
şeytan diyor, atla git yanına, gecen hafta tam da bugun yaptıgım gibi. onca laftan sonra bile. Askta gurur yapmadıgım icin mi hep kaybetmeye mahkumum acaba? kacan kovalanırmıs ya. umrumda degil, ne demis. yine O'nun koynuna girmek istiyorum ben. yine sarılmak, elini tutmak. maalesef.... bunu hala isteyebilmem neyin acıklaması acaba? yardıma ihtiyacım var belki de. takıntılık mı acaba bu? belki de o artık gurur yapma vakti diyor bana, anla diyor, ne yüzsüz kızsın diyor belki de. hatta söyledigi gibi, benden gercek anlamda nefret ediyor. ya ben bunun gercegini bilebilecekmiyim acaba? bir hafta önce deli olan kişi nefret edebilir mi. hele ki benden..
yazdıklarım itiraftan ziyade şuan ki ruh durumumu anlatıyor aslında.. idare ediverin!
herseyi unutmak, bilmedigim diyarlara gitmek, kimseyle iletisim kurmak istemiyorum. almanca ve ingilizcenin anlasılmadıgı bolgeler benim icin en iyisi. onerilere acıgım.