yasak olana umarsızca koşmak ve ayaklarına bayan dikenlere aldırmadan insan olmaya çalışmaktır.
yasak olan tatlıdır, yalan mı? sizler değil misiniz yasaklar çiğnenmek içindir diyen? sizler değil misiniz okuldan kaçmaları özleyen? lise çağlarında gizli gizli içtiğimiz sigaralardı akciğer kanserine bizi iten. bağımlılık yapması değil yasak olması...
ihtiraslar ve hazlar arasında gidip gelen istekler mekanizmamız bizi buna itmez mi? az önce bahsettiğimiz doğadaki gerçeklik bizi buna sürüklemez mi? duygularının esiri olmuş bir birey bu işe girişmez mi?
o kadın evli... peki bu neyi değiştirir? yani parmağına taktığı teneke parçasının gücü nereye kadar yeterli olur? devreye istekler ve hazlar girdiğinde o yüzüğün aurası ne kadar güçlü kalabilir? istekli ve güçlü bir erkeğin gücünden daha mı büyüktür yüzük büyüsü?
işte adamın birisi anlardan birinde kalbinde böyle yasak bir şey hissetti. onu erkek yapan ve var olduğuna inandıran her şeyi bir anda reddetmesi gerekti. toplumda genel geçerlik elde etmiş ama ona düşmancasına bakan bazı tabulara ne kadar karşı doğdurabilirdi? ya da aşkı için ne kadar savaşabilirdi? mesafe uzun ve cephane az. yürümesi gerekti bir müddet hatta bu yolculuğu sırasında ilk kez yorulduğunu hissetti. mesafe halen kısalmamıştı ve gücü tükenmek üzereydi. kafasına geri dön-ler çarparken o son bir nefes yürümeye çalıştı.
sonra bir gün peygamberleri bile kıskandıracak kadar büyük bir mucize... tanrıya yakın falan değildi ama en büyük mucize ona bahşedilmişti. o ve yasak aşkı... artık yatakta idiler ve tek vücut olma vaktiydi. yorgunluklar, korkular ve göz yaşları... her şey geride kalmıştı ve dudaklar birleşmişti.
k-seninim artık. her şeyimle ve sonsuza kadar.
a-yasaksın olmasak sevebilir miydik böyle?
k-bilmiyorum... tek bildiğim seni deli gibi arzuladığım.
a-seni seviyorum ve ilk kez bu cümleyi kurarken bu kadar samimiyim.
k-seninim... her şeyimle.
davetkar bakışlar ve ihtiraslı bedenler. iki insanın nasıl bir olduğu işte bu anda gösterilmekte. yasak, ayıp, günah... hepsi şu an uzak kavramlar. aşk, sevgi ve haz... işte bu anı tanımlamak için kullanılabilecek şeyler.
a-canın yanıyor mu?
k-evet ama gözlerinde gördüğüm mutluluk acımı silip götürüyor. seni mutlu görememin karşısında durabilecek bir acı yok.
a-kötü hissediyorum bazen. canını yakıyorum, ruhunu kirletiyorum.
k-bazen ben de... ama seninleyken tek hissettiğim kadınlığım. ve inan bana ruhum ilk kez bu kadar huzurlu.
toplumun dayatmaları ile kendilerini kötü hisseden iki aşık. marjinal hatta kendi deyimleri ile sapkın ilişkilerin okyanusta su damlası olduğu toplumun neresi samimi? gizlice işlenmeye çalışılan suçları görmezlikten gelmeyi kabul etmiş bir toplum işte! devlet nasıl ki vergiyi memuruna yükler işte toplum da böyledir. günah keçisi ararlar ve bazen bulurlar.
doğru olan isteklerimizdir. bizi hayvanlardan ayıran şeyi yani.
bir lanet, kara bir büyü ya da bir sınav... bilmeniz gereken tek nokta pes edenlerin kaybettiğidir.