allah ın büyük olup şeytanın hiç de küçük olmadığı

entry47 galeri video1
    11.
  1. islam inancına göre;

    öncelikle, sorgulamak ve düşünmek günah değil zorunludur, kuran da emredilmektedir. düşünmeden ve gerçekten inanmadan boş boş ''inanıyorum'' demek samimiyetsizliktir, bu insanlar inançlı insanlar değillerdir.

    bu bir savaş değildir. sadece tanrı nın, şeytan a belirli bir süre zarfı tanımasıdır. zira tanrı herhangi bir varlık ile fiilen savaş halinde olamaz çünkü o zaten herşeyin yaratıcısıdır. şeytan zaten lanetlenmiştir ve sonu bellidir, amacı yalnızca sınırlı bir süre için çekebildiği kadar ruhu da kendisiyle birlikte lanete çekmektir.

    bu noktada, insanların çoğu ''tanrı niçin insanın şeytan tarafından kandırılarak günahkar biri olmasına, dolayısı ile cezalandırılmasına müsade ediyor? tanrı merhametsiz mi? hani tanrı nın merhameti sonsuzdu?'' sorularına takılır.

    bu sorulara cevap vermek için bazı şeyleri anlamış olmamız gerekiyor. insan denen yaratık, doğadaki diğer yaratıklardan farklıdır. kuran da ''...ve ona kendi ruhundan verdi...'' diye bir bölüm vardır, burada ifade edilen şey akıl-ruh ikilisidir. insan düşünebilir, iyi-kötü,doğru-yanlış ayrımı yapabilir ve duygusal olarak hissedebilir. tanrı nın da insandan istediği budur, düşünerek, hissederek inanmasıdır. bu yüzden kuran da yüzlerce kez ''aklınızı kullanın'' tavsiyesi geçer. zira akıl, iyiliğe götüreceği gibi kötülüğe de götürebilir ve bu insanın elindedir. bu yüzden insan, yaratıkların en şereflisi olabildiği gibi en şerefsizi de olabilir.

    dolayısı ile insan, aklı sayesinde iyinin ve kötünün ayrımını yapabilecek kapasitededir. kendisine yaşamı, niçin doğduğu, niçin öleceği, neler yapması gerektiği belirtilmiş, iyi ve kötü tekrar hatırlatılmış, sürekli düşünmesi öğütlenmiş, tercih tamamen kendisine bırakılmıştır. yani sonunda eğer kaybederse, bu insanın kendi hataları(istese önüne geçebileceği hataları) yüzündendir ki, sorumlusu da kişinin kendisidir. bu, ''allah kimseye zulmetmez, insanlar kendilerine zulmeder'' şeklinde kuran da belirtilmiştir.

    ''abi güzel de, sonuçta insanı yaratan tanrı, hiç yaratmasa idi insan da cezalandırılmayacaktı. ya da cennette yaratılsaydı, hep orada kalsaydı.'' diye de düşünülür bazen. evet, olabilirdi, güzel de olurdu. ama olmamış, tanrı böyle olmasını istemiş. bunun bir sebebi olmayabilir de, olabilir de, bilemeyiz. insan, uçsuz bucaksız evrende çok küçük bir yer kaplayan, sınırlı bir canlıdır. bu yüzden herşeyi bilmesi imkansızdır. her nasıl evrendeki her şeyi, her olayı bilmekten acizsek, kendimiz gibi bir insanın bile bazı davranışlarını anlayamıyorsak, evreni ve ötesindeki sonsuzluğu yoktan var eden yaratıcının yaptıklarının nedenlerini bilmekten de aciziz, en azından tümünü değil.

    son olarak, tanrı herkese karşı merhametli değildir, ki bunu kuran da kendisi de söylemektedir. onun merhameti, kendisine iman edenler ve kötülükten uzak duranlar için geçerlidir. kendisini inkar edip, kötülüğe saplanıp bu davranışlarından vazgeçmeden ölenlere merhamet etmeyecektir.(kuran a göre tövbe, günahtan derhal vazgeçilip bir daha işlenmemesi durumunda kabul edilir. ben her boku yiyeyim nasılsa ölmeden tövbe ederim zihniyeti ile edilen tövbeler kabul edilmeyecektir.) bunu yapmak da yapmamak da insanın elindedir, tercihi dahilindedir. bu sebeple insanın, suçu tanrı ya atarak kendini temize çıkarması mantıksızdır. insan, tercih hakkı olan ender yaratıklardandır ve her tercih, bir sorumluluğu da beraberinde getirir.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük