hapiste yatacak olana bazı öğütler

entry60 galeri
    33.
  1. hapiste yatacak kişinin mahkumiyet durumuna(hükümlü/tutuklu) ve işlediği suçun cinsine göre değişkenlik gösterebilecek öğütlerdir.

    öncelikle bir suçtan dolayı tutuklu yargılanmaktaysanız bazı haklarınız vardır, hapishanedeki kast sisteminin en üst dilimindesinizdir. dilediğiniz kadar avukatınızla görüşebilir, her gün, her saat başı dilekçe yazabilirsiniz.

    ama diyelim ki mahkeme kaleminizi kırdı, yargıtay, kargıtay derken bir şekilde hükümlendirildiniz. kaçış yok, cezaevine girecek ve hükümlü olarak yatacaksınız...
    şayet imkanınız varsa bir ilçeye gidip teslim olun.
    bu vesileyle suçunuzun niteliğine göre büyük cezaevlerine nakledilmez, mahkumiyetinizi ilçe cezaevlerinin otel konforlu koşullarında geçirebilirsiniz.
    (örneğin bazı ilçe cezaevlerinde mangal yapılabiliyor, bahçe düzenleme işleri, çiçek yetiştiriciliği falan, bu cezaevlerinde tavla oynayabilir, okeye dördüncü olup, iskambil oynayabilirsiniz)

    diyelim ki bu mümkün olmadı, yüksek güvenlikli bir cezaevine yahut e tipi bir ceza infaz kurumuna gönderildiniz.
    kapıdan içeri girmeden evvel derin nefesler alıp en az 3 sigara ard arda içiniz. zira uzun saatler boyunca sigara içemeyebilirsiniz.
    bu tip bir ceza infaz kurumuna gidecekseniz, gitmeden evvel muhakkak içeriden birini ayarlamaya bakın(gardiyan, başgardiyan, satın almacı, muhasebeci, revirci ne olursa olsun, girerken mutlak bir tanıdığınız olsun)
    şayet tanıdığınız yoksa yarra yediğinizin resmidir. girerken götünüzün içine kadar ararlar ve sizi tecrit koğuşuna postalarlar. bu tecrit koğuşu öyle biryerdir ki, her cins suçlu 1 haftaya yakın bir süre aynı koğuşta bekletilir, tecrite şayet haftasonu girdiyseniz ve sigaranız da dışarıdaki aramada alındıysa kantin gününe kadar(ilk iş günü) kafanız dumanlı bir şekilde beklemeniz icap etmekte. ya da sürekli koğuşa suçlu taşıyan gardiyana yalvarıp o'na sigara aldırmayı deneyebilirsiniz.(ama cebinizde para yoktur, zira içeri girerken para sizden alınır cezaevi hesabınıza yatırılır)
    konuyu dağıtmadan devam edelim.
    sigaranız yok, kantin gününe daha iki gün var.
    durun çaresiz değilsiniz...
    kuru çay sarıp sigara niyetine içebilirsiniz. tadı iğrenç ama süper kafası var. deneyin...denemeden ölmeyin...
    neyse devam...
    tecrit koğuşu bahsettiğim üzre tam bir keşmekeş ve curcuna yeridir.
    ağır abi olmanız, yahut suçlu veya suçsuz olmanız kimsenin sikinde değildir. burada eğlence arıyorsanız bulunduğunuz ilin yerel televizyonunu açın ve haberleri dinleyin. o gün ve takip eden günler boyunca yörenizde işlenen her suçun faili birkaç saate kadar yanınıza, sizin koğuşunuza gelecektir.
    tecrit koğuşunda dilekçe yazmayın, mümkünse ziyaretçiniz de gelmesin...

    devam...
    diyelim ki tecritte 1 hafta geçirdiniz.
    kimse ile sıkı fıkı dost olmayın, kimse ile muhabbete girmeyin, zira muhabbet ettiğiniz kişiyi muhtemelen bir daha görmeyeceksiniz.
    dağıtım günü geldiğinde suçlar kategorilerine ayrılarak koğuşlara dağıtımlar yapılacak.
    burada virgül koyuyorum.
    şayet 1000-1500 tl civarı bir parayı gözden çıkarırsanız kendinize koğuş açtırabilirsiniz. bu durumda başgardiyan en iyi panpanız olacaktır, size hemen meydancı isteyip istemediğiniz sorulacak, yine gücünüze göre eli yüzü düzgün, temiz bir meydancı isteyin. burada temizlik çok önemli, zira açtıracağınız koğuşunuzda hijyen gerektiren bütün işleri bu meydancı yapacak.
    şayet bu şekilde koğuş açtırıp kendinizle aynı kategorideki mahkumlar içinden en elitlerini seçip koğuşunuza aldırabilir, mutlu, mesut ve kolej havasında bir mahkumiyet geçirebilirsiniz. bu mahkumiyetin ilçe cezaevlerinden tek farkı daha disiplinli ve güvenlikli oluşudur.

    ama o kadar paranız yok...
    o zaman bekleyeceksin panpa. seni suçuna göre kategorilere ayıracaklar.
    katilsen katil koğuşuna, gaspçıysan gaspçıların yanına, esnafsan esnaf koğuşuna, memursan memur koğuşuna, cigaralık yaptıysan cigaralık yapanlar koğuşuna, romansan romanlar koğuşuna gideceksin...
    koğuşuna sonradan geldiysen ağır başlı ol. dik dur, korkma...
    koğuşun mümessilinin adamı içtiğin ilk çay ile birlikte yanına gelecektir. durumun nasıl diye soracaklar ve bu soruya vereceğin cevap o koğuşta geçireceğin günlerde senin pozisyonunu belirleyecektir.
    şayet haftada hesabına 100 lira civarında para yatırılıyorsa bil ki koğuşta kral olursun. kimse sana karışmaz, herkesten saygı görürsün.
    ama o para dışarıdan muhakkak yatmalı.
    bir hafta yatıp, bir hafta yatmazsa "sinyalci" olursun, saygı görmez, dışlanırsın unutma...

    yazın düzgünse ve iyi bir eğitim aldıysan bunu belli etme.
    tüm dilekçeler ve tüm mektupları sana yazdırırlar, parmakların kas yapar, idare ile aran bozulur benden söylemesi.

    bol bol sigara al.
    haftada 14 paket sigara içsen bile sen 20 paket al.
    zira hapishanelerin değişim aracı para değil sigaradır.
    2 paket sigara karşılığında fevkalade el emeği boncuktan saatler, tablolar vb şeyler satın alabilir yaptırabilirsin.
    hapishanelerde el emeğinin sınırı yoktur.
    burada boncuktan ve ahşaptan herşey yaptırabilirsin.
    (bu işi ticarete döküp parayı bulanlar bile var, içeride boncuktan tespih, çakmaklık, saat vb şeyler yaptırıp gelen ziyaretçisi aracılığıyla dışarıda sattırıp ev geçindirenler mevcut)

    idare ile iyi geçin.
    fazla dilekçe yazma, mektuplarında cezaevi şartlarından bahsetme.
    idare ile iyi geçinmez, fazla dilekçe yazarsan soluğu h tipi cezaevinde alırsın benden söylemesi...

    telefon günlerinde ve açık ziyaret günlerinde sübyan mahkumlara iyi davran, onlara sigara falan al, ne bileyim topkek ver(topkek de cezaevinde çok önemli bir unsur bir koli topkek stokun daima yanında olmalı)

    duşta fazla kalma.
    evet, duşta fazla kalman hem senden sonraki sıra sahibine saygısızlık, hem de seni milletin gözünde osbirci yapar. unutma...

    revirde mutlaka tanıdığın olsun...
    bu çok önemli.
    zira sıcak yaz günlerinde saat 20.00 da bahçe kapanır, göt kadar koğuşta sigara içen ve osuran ve ayağı kokan 20 kişiyle aynı havayı solumak zorunda kalırsın. bu durumun en önemli çözümü kapağı revire atmaktır.
    o sıcak yaz gününde geceyi koğuşun kasvetli havasıyla değil, revirin küfür küfür esen penceresinin önünde cigara içerek geçirmek paha biçilemez bir lütuftur.

    olabiliyorsan kantinci ol...
    cezaevi müdüründen daha kral adam olursun kantinciysen. bir elin yağda bir elin baldadır, sana verilen rüşvetler de cabası.
    tabii kantinci olmak için ya cezaevi müdürü ya da yardımcıları, veya başgardiyan tanıdığın olacak...

    diğer hizmetler için zanaatın varsa işçi koğuşuna alınırsın.
    berbersen kralsın yine. paranın amına koyarsın, ama tabi gardiyanlarla kırışmak şartıyla.
    diğer geçerli meslekler tesisatçı, elektrikçi, mobilyacı, aşçı...

    ha, bir de kimi cezaevleri tekstil fabrikaları gibidir.
    sivilde tekstilciysen ve bu sektörde makinadan anlayan bir ustabaşıysan cezaevi müdürünün ortağısın demektir.

    içtiğin su şişelerini atma...
    bu şişeleri keserek birbirlerine ekleyebilir, yaz aylarında koğuş bahçesine boru hattı döşeyip bu vesileyle havuz keyfi yapabilirsin.

    cezaevinde herşey değerlidir.
    çay pakedinin kağıdı, bitmiş çakmak, naylon poşet, eskimiş çamaşır, eskimiz permatik, bir parça tahta ile neler neler yapabilirsin.
    ihtiyacın olan tek şey geçmişte mac gayver izlemiş olmak ve uzun süreli cezaevi tecrübesi...

    fazla elektrik tüketme, hatta lüzumsuzsa söndür...
    zira elektrik bedeli sana fatura edilecek. sike sike de ödeyeceksin.

    spor yap.
    ne bileyim her sporu yap. voleybol oyna(hapishanenin baş sporu budur) 2-3 sene ceza yatan biri aroma süper ligde voleybol oynayabilir.
    masa tenisi çok önemli, güzel kafa boşaltabilirsin.
    kimi cezaevlerinde squash falan var. git onu da oyna. süper oyun...

    kütüphaneden bol bol kitap al.
    kitap al ama aldığın kitapların içine mutlaka dini kitaplar ve hatta fethullah gülen kitapları da yaz. okumasan bile yaz onları. hayat kurtarır.

    konu dağıldı amına koyayım.
    allah kimseyi bu duruma düşürmesin, ama hayata tutunabilmek için ve hayata hazırlıklı olabilmek için her vatandaşın en az 5-6 ay yatması gereken yerlerdir cezaevleri.
    varlık içinde yokluğun çekilebileceği, özlemin ne demek olduğunu, bir avuç gökyüzünün hiçbir servete değişilemeyeceğini öğretir adama.

    bugün etrafınıza bakın,
    hayatta başarılı olan insanların yüzde 95'i kısa süreliğine de olsa cezaevi görmüş kişilerdir.
    hapis yatmak, hapis olmak kesinlikle ayıp ve kınanması gereken bir davranış değil.
    öyle olsa hapis yatmış birini başbakan yapmaz, genelkurmay başkanımızı hapse atmazdık sanırım...ya da hapis yatmış deniz gezmişleri saygıyla anmazdık değil mi?

    ps: geçen günlerde bir yazar arkadaşım mesaj atıp sormuştu.
    "abi 2009 temmuzu ile 2010 ocak ayı arasında sana ait hiç entry yok sözlükte" diye...
    "boşver" diyerek geçiştirmiştim.
    cevabını vermek bu başlığa kısmet oldu...

    o halde sözlerimizi volkan konak ile noktalayalım;

    --spoiler--
    Göklerde kartal gibiydim
    Kanatlarımdan vuruldum
    Mor çiçekli dal gibiydim
    Bahar vaktinde kırıldım

    Yar olmadı bana devir
    Yer günüm bir başka zehir
    Hapishanelerde demir
    Parmaklıklara sarıldım
    --spoiler--

    (bkz: zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır)
    9 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük