30 yıllık, kapağı hafiften kapanmayıp aralık kalan, tek kapılı aeg buzdolabının soğukluğunda bir adamım, yemin ediyorum üzülüyorum.
elimde olsa etrafımdaki hatunlardan sırayla bir tanesinden, her ay ağrılarının yarısını almak istiyorum. inanın istiyorum bunu. ama yarısına katlanabilirim sadece, diğer yarısı da kendilerinde kalsın. o kadar da değil yani.
ağzından tek bir kelime küfür duymadığım, bırak küfrü, "salak", "manyak" lafı bile duymadığım bir hatunun nasıl bir canavara dönüştüğünü ve bu canavarın neler yapabileceğini gördüm. o naif kızcağız gidiyor, duvarları tekmeleyen biri geliyordu. ya işin kötüsü senin de yapabileceğin pek bir şey yok, anca gidip bakkaldan çikolata falan alıyorsun işte.
bunun yanında regl ağrısı, sancısı, mıymıylaması hissettirmeyenler de var tabii. ya sanki hatunun sırtı kaşınmış, "şuramı bi' zahmet kaşır mısın?" der gibi uğraştırıyor sadece. trip bile atmıyor. ya arkadaş iki trip at, ne bileyim ilgi bekle, efendime söyleyeyim; "majezik içeceğim, su getirir misin?" de. uğraştır biraz yahu.
bir de her ay her ay inanın çok zor. ara sıra durup durup düşünürüm; her ay olacak iş mi, hani 3 ayda bir olsa iyi de, her ay çok zor yahu şeklinde. valla büyük bir başarı bu. insan sıkılır bir kere. her ay her ay... yuh ya!
bana gelip, "her ay şu kadar gün, odandaki bardağını mutfağa götüreceksin" deseler, o bile zor gelir. hani belki 3-4 ay götürürüm ama sonraki aylar koltuğun altına sıralarım o bardakları. şimdi konumuz bardağa nasıl geldi bilemiyorum ama bu regl işi hakikaten çok zor iş. iki don üst üste giymek diye bir şey var ya. üç bile oluyormuş, eziyete bak. bunun yazı var, sıcağı var, gecikme cezası var, bilmemnesi var. her zaman yanınızdayım. valla çok zor ya... hani olmasa n'olurdu sanki? hiç ya. olmasın. lan bari şey olsaydı. hayret bi' şey ya. işin içinden bir türlü çıkamıyorum.