ben bu yazıyı sana yazdım

entry31064 galeri video218
    9705.
  1. sesim gitti. kısılıyorum gibi ama değil gibi de. sanki ses tonum değişiyor, yabancılaşıyoruz be coni. cebimden çıkardığım iki sakız, biraz bozuk para bir de eski aşklar var elimde. tamamlanmamış nota kağıtlarım falan var. Tozunu özellikle üstünde bıraktığım süs görevi gören gitarım.
    sen yoksun ya işte, öyle.

    dün çisem’le görüştüm. sonradan aklıma geldi de siz de tanışıyorsunuz, hani senin şu monolog sunduğun seksi ingiliz aksanınla kitleleri peşinden sürüklediğin, oyun sonrası verdiğin konserlerle büyük bir dişi hayran kitlesi edindiğin günlerden.
    hepimiz idealist orospu çocuklarıydık o dönem, sonra büyüdük hani.
    ben bile nerdeyse on sekiz oldum oğlum, aranızda hep en illegal olma özelliğimi kaybetmekten yaş bunalımına girdim. geçen çocukluk videolarımı izledik annemlerle. annem de hala biz evlenelim istiyo bu arada, dudakların çok güzelmiş öyle diyo. neyse işte, ne kadar mutlu bir çocukmuşum.
    beni çok sevmişler coni. hayat doluymuşum, kameranın döndüğü her yerde kahkahalarla gülüyorum o videolarda. sarışın, mavi gözlüyüm orada, o artık ben değilim. onları izledikçe aynı hayat fışkırtısını içimde bulamayıp kayboluyorum. ben yaşlı olmak için çok gencim. daha on sekiz olmadım. sen de yirmi iki oldun. ne çabuk geçti birlikte hayatımız.

    işte ikimizin de çok farklı yerlerden tanıdığı birini görünce dün, nerdeydik şimdi nerdeyiz diye düşündüm. hani bizim yollarımız çakışıktı? bir dönem en sevdiğim caz basınla bana basarken şimdi kim bilir kimlere basıyosun. sahil buluyo musun yürüyüş yapabilecek, kim biliyo bütün şifrelerini, bazen silemediğin anıları senin için siliyo, kimler penanı başucunda saklıyo benim gibi.

    ben baloncuktan, köpükten bi kızım. çektiğin fotoğraflarda kendi dünyalarımı yarattım. kilometrelerce yeşillik ve uçsuz bucaksız deniz arasında seçim yapamam. günlük bile tutmam ben, açık renk şeyler giymem fazla. göremediğim şeylere inanmam, ama hep başkalarının dualarını taşırım. sigara içmesem de her yerime duman siner gittiğim yerlerde. yazdığım bütün şiirleri unuturum. cildim hayat için fazla hassas. en çok geceleri üşürüm. tarçın sevmem. pek çok garip adam sevdim, hepsinde yanımdaydın. hayallerimi, ihtiraslarımı yeraltı edebiyatına hediye ettim. onlar uğraşsınlar.

    saçıma ip rasta yaptım yine. fark ettim ki sen hiç bu halimi görmedin, çünkü saçımın böyle olduğu her dönemde uzaklardaydın. seninle birlikte perspektifimi kaybettim. çünkü önceleri her saniyemi karelerdin, hani ben seni dinlerdim ne dersen de. boston’dan, italya’ya, ingiltere’ye, kapadokya’ya falan giderdik yollara çıkardık hep, gittiğimiz her yere en az bir gitar götürürdük. saçın uzundu, kısaydı. gözlük takardın, takmazdın. arayışa girerdik bulamazdık hani. radiohead dinlerdik, bonobo dinlerdik.
    sessizliklerden korkardım hani.


    hani bir dönem bana yemek yapardın, bir dönem sadece kinder yerdik delice, bir dönem interrail’deyken bile bana mesajlar atardın, bir dönem ben seni yurt odanda ziyaret ederdim. saat farkı hesaplamaları yapardım bir dönem sadece, seni yolcu ederdim gittiğin her yere, hep bizde kahve içerdik, sen kahveni şekersiz içerdin, sütsüz, sıkıcı sıkıcı. sonra da ataşehir’e dönmenin yolunu arardık bizim evden sabahın dört buçuğunda. bir dönem veda ederdik, ama edemezdik hani.

    hani aynı stüdyoyu, aynı müziği, aynı kitabı, aynı yatağı, aynı sigarayı paylaşırdık.

    evet bizim yollarımız çakışık.

    iyi ki varsın bebeğim. iyi ki benimlesin benle olmasan da. iyi ki doğdun. iyi ki.
    4 ...