buz gibi soğuk, yüzüne çarpan. hayaller, umutlar, cepteki mektuplar hepsi boş. sözler havada rüzgar, vaatler toz olup uçmuş. düne dair, bugüne dair, geleceğe dair ne varsa çamaşır suyu değmiş renkliler gibi; varla yok arası; soluk.
unutulmak; traş losyonunun kokusunu ya da ellerinin biçimini net hatırlamamaktan çok daha acı. geçirilen tüm zamanlardan kazınıp silinip gitmek gibi; özlemekten çok daha ağır. unutulmak demek; bilmek ki vakt-i zamanında sizinle kurulan hayaller bir başkasıyla kuruluyor şimdi. bir başkasının elleri tutuluyor, saçları koklanıyor, gözlerine bakılıyor, bir başkasının dizine yatıp ağlıyor şimdi giden. hayaller aynı mevcudiyetinde devam ederken; baş rolde sizin değil bir başkasının olması. heyecanla beklediğiniz filmin bir anda çottadanak bitmesi gibi, tam bir affallama hali. hayalin kırığının canına batması bir nevi, çok net.