yaran entry silinme sebepleri

entry1280 galeri
    1148.
  1. üstteki entry'yi refere etmekten entry silmek.. tamam bu kurala bir şey demiyorum ama, abicim bu sefer öyle bişey yok, sizi kandırmışlar. her spoiler gördüğünüz yerde üstteki entry refere ediliyor diye bir şey yok... bir başka yerden alıntı yayınlamıştım. ha nereden derseniz, kendimden yine... her satırı bana ait. orijinal 501... ahanda:

    iskilipli atıf hoca

    kemalistlerin iftira kampanyalarından nasibi az olmayan kişidir. yukarıdaki bildirinin kendisiyle en ufak bir alakası yoktur; bu bir... ikincisi, alıntıyı ben yapayım da gör, işin gerçeği neymiş:

    --spoiler--
    son devrin din mazlumları'ndan ve unutulmaz islam şehitlerinden biri... şapka kanunu çıkmadan önce yazdığı frenk mukallitliği adlı kitabı, şapka kanununa muhalefet sayılıyor, istiklal mahkemesinde yargılanıyor ve idam ediliyor... her şeyden önce, fikri eğer bir suçsa, bir "fikir suçlusu" atıf hoca; ikincisi, kanundan sonra bir hareketi olmadığı için, mazlum; üçüncüsü de her iki sebebin bir müslüman olması gerçeğiyle belirmesi yüzünden, şehid...

    ama son zamanlarda murat bardakçı önderliğinde bir vaveyla koptu: "iskilipli atıf hoca aslında şapka kanunu yüzünden asılmadı, müslümanlar yalan söylüyor, asılmasının sebebi, milli mücadelede yunanlıları tuması, yani vatan haini olmasıdır." kemalistler de bu lafa atladılar hemen. zaten bunu bekliyorlardı. önceden iskilipli atıf hoca'yı, istiklal mahkemeleri'ni vs müslümanlardan duyuyorlar, ama verecek cevap bulamıyorlardı. "e ne yapalım, devrim kansız olmaz" diyorlardı. bardakçı'nın lafından sonra, "iskilipli atıf hoca vatan hainidir" diye bir muhabbet aldı yürüdü.

    şimdi bu iddiayı savunan insanlara karşı aslında söylenecek bir şey yok. çünkü onlar sadece bardakçı'nın lafına ihtiyaç duyuyorlardı, artık sen ne söylersen söyle dinlemezler, aldıkları gazla devam ederler. her konuda, hep böyle olmuştur. onun için, bu düzlemde tartışmanın hiçbir anlamı yok.

    ama şükür ki, atıf hoca'nın tutuklanmasına ve yargılanmasına ilişkin mahkeme zabıtları ortadan kaybolmadı. neden tutuklandı atıf hoca? frenk mukallitliği kitabından... neden yargılandı atıf hoca? frenk mukallitliği kitabından... hatta sadece o tutuklanıp yargılanmadı; kitabın tüm mevcutları toplatıldı, kitabı satan -aralarında bir ermeni sahafın da bulunduğu- bir çok kişi tutuklandı ve yargılandı. atıf hoca, hepsi de şapka kanununa muhalefet suçundan tutuklanan uşaklı hoca süleyman, antepli salih efendi, bozkırlı ahmet, sultaniyeli durmuş hoca, dağıstanlı şeyh şerafüddin ve bağlıları, maraşlı eski mebus hasip efendi, alim tahirülmevlevi, gazateceiler seyyid tahir, ömer rıza (doğrul) olmak üzere bir çok kişiyle beraber ankara istiklal mahkemesi'nde hesaba çekildi.

    hadise aslında, tıpkı 31 mart'ta, menemen'de, 28 şubat'ta vs gördüğümüz tarzda bir "tertip" olarak başlıyor. giresun'da bir adam sokaklara çıkıyor ve avaz avaz şapka giymeyeceğim diye bağırıyor. alıyor ekip bunu: "niye giymeyeceksin?" cevap: "çünkü istanbul'daki atıf hoca ile mektuplaştım, o dedi giyme diye..." bunun üzerine atıf hocayı alıp giresun'a gönderiyorlar. ama giresun istiklal mahkemesi bakıyor, ortada ne bir mektup var, ne tanışıklık, özür dileyip bırakıyor atıf hocayı. ama polis bırakmıyor. istanbul'a getirip bir müddet kodeste tuttuktan sonra, ankara istiklal mahkemesine sevkediyor.

    sene 1926... o sırada erzurum, rize, giresun, trabzon, sivas, maraş vs yerler karışmış şapka yüzünden. önüne gelen tutuklanmış. hatta yüzlerce kişi türkiye'yi terkedip suriye'ye yerleşmiş ki, bugün şam'daki kasiyun dağı eteğinde kurulmuş bulunan "türk mahallesi"nde yaşar onların çocukları hala... rize'yi hamidiye zırhlısı topa tutmuş, "atma da hamidiye şapka da giyeceğuk, horon da tepeceğuk" diye şarkısı bile yapılmış. neler neler olmuş.

    ve sadece atıf hoca'ya değil, şapka kanunundan dolayı her tutuklanana, ilk olarak, karıştığı olaydan önce frenk mukallitliğini okuyup okumadığı soruluyor. belli ki, olayın merkezine bu kitap konulacak ve atıf hoca, bütün ülkedeki kalkışmalardan sorumlu tutulacak... nitekim öyle yapılıyor. aynı dava dosyasına dahil olmak üzere, sırasıyla maraş, giresun, trabzon isyanları yargılanıyor. hepsi frenk mukallitliği ile alakalandırılak, bir çok idam, bir çok hapis cezasıyla sonuçlanıyor.

    ve sıra atıf hoca'da... karşısında üç aliler diye bilinen, zamanın üç ünlü celladı, hakim sıfatıyla bulunuyor. birkaç kişi daha var aynı seansta: tahirülmevlevi, kitapçı abdülaziz, sahaf mihran efendi... bunlar da frenk mukallitliğini satmaktan yargılanıyorlar... ve savcı necip ali mütalaa veriyor:

    - babaeski müftüsünün idamını, iskilipli atıf hoca ile falan ve filanın 3'er yıldan az olmamak üzere hapis ve küreğe konulmasını, falan ve filan kişilerin sürgün edilmesini, şu ve bu kişilerin de beraatini talep ederim!

    ve ertesi gün, mahkeme reisi kel ali (çetinkaya) kararı açıklıyor:

    - babaeski müftüsü ali rıza ile müderris (profesör) iskilipli atıf hoca'nın idamına, ıvır zıvırına, bilmem nesine karar verilmiştir!

    .......

    şimdi çıkıp kemalistler masal anlatsınlar. yok vatan hainiydi de, şuydu da buydu. sene 1926'nın ocak ve şubat ayları... olay, şapka kanununa muhalefet isyanları... baş suçlu: frenk mukallitliği... nedir frenk mukallitliği? "batı taklitçiliği"...

    ha, utanmadan, bir de bildiri yazdırmışlar atıf hoca'ya, vatan hainliğini ispatlamak üzere: (bkz: #21968192) bildirinin muhtevası şöyle dursun, kendisi atıf hoca'ya değil, mustafa sabri efendi'ye aittir. atıf hoca'nın bu bildiri ile tek ilgisi, tahirülmevlevi ile birlikte mustafa sabri efendi'ye gidip, bu bildiriye katılmadıklarını, imza atmayacaklarını, yanlış olduğunu söylemekten ibarettir.

    nasıl? (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)
    --spoiler--
    0 ...