geçenlerde ekşi sözlükten, hayli entellektüel, kalemine kuvvetli bir arkadaşımla muhabbet ediyoruz, mevzu nerden geldiyse otuzbire geldi, otuzbir hakkında fikir teatisinde bulunurken kendisi şöyle bir lafz etti: "abi sıkıntıdan otuzbir çekiyorum ya"
hakikaten, ben de o zamana kadar kimseye itiraf etmemiştim iç sıkıntısından kurtuma yollarımdan birinin otuzbir olduğunu. yalnız olmadığımı anladım.
şimdi şöyle; mesela yersiz bir iç sıkıntısı geliyor basıyor yüreğimi, ki kendime göre vicdanlı bir insanımdır, yaptıklarım, yapılanlar, ölümler kalımlar neyin beni çok yaralar, görüyorum abi böyle, içim sıkılıyor. yediğim bir bok yerleşiyor vicdanıma, ordan bir kesif koku yayıyor ki, üç dört gün hiç bir şey yapasım gelmiyor.
işte böyle durumlarda, rahatlamak, stres atmak için ver ediyorum otuzbiri. çavuş kendine geliyor, vücut kendine geliyor.
şimdi düşünüyorum mesela, ben böyleysem, bir nietszche, bir marx ne hallere düşmüştür, ne pek otuzbir çekmiştirler. peh. sakallı bıyıklı amcaların otuzbir çektmesini de hiç tahayyül edemiyom ama . neyse.