masumduk o yıllarda. hoşlandığımız kıza bunu açıkça söyleyemezdik. saçını çeker, kalemini alır kaçardık. o da kalemini geri almak için peşimizden koşar, deli gibi bütün tenefüs birbirimizi kovalardık. istop oynarken g.tüne attığımız top elçimizdi. eğer ki onun da gönlü varsa o da topu bize atar, biz de bilerek o topun bize çarpmasına izin verirdik.
ben sınıfın en uslularından biriydim. ne uzun eşşek oynardım, ne de birilerine tebeşir atardım.
zeynep'in tenefüste sınıftan dışarı çıktığı bir anda başladı her şey. bi arkadaşım vardı, rıdvan. rıdvan tam bir oç'ydi. insanları nasıl gaza getireceğini çok iyi bilirdi. benim hoşlandığımı bile bile zeynep'e sulanırdı bazen.
çok pis gaza gelmiştim. tam güreşe başlayacakken kapıdan içeri zeynep'imin girdiğini gördüm. elinde kakaolu süt vardı. kantinden geldiği belliydi. hemen yanıbaşımazdaki sıranın oraya gelip bizi izlemeye başladı.
zeynep'imi görmenin heyecanıyla elim ayağım boşaldı. başlar başlamaz yenildim. herkes deli gibi kahkaha atıyor, rıdvan oç gibi elimi art arda sıraya vuruyordu. o an yaşadığım hüzünle elimin acısını da anlamadım. zeynep gelip;