imf ye göre gerçekleşmeyecek durumdur. daha öncede yazmıştım (#14792344). şimdi akpsine şusuna busuna hiç girmiycem, oraya girince çıkamıyoruz çünkü. şimdi bir an için hükümeti şunu bunu bir kenara bırakın. bu ülkede kaç tane marka var? markadan kastım microsoft gibi, nokia gibi, siemens gibi, ikea gibi, mc donalds, coca cola... gibi markalar. kaç tane var? şimdi diyoruz ya 2023te dünyanın en büyük onuncu ekonomisiyiz diye, daha şimdiden o havaya girenler var. elbette millet olarak bunu gerçekleştirmek için var gücümüzle çalışıcaz, başımızda kimlerin olduğuna bakmadan. o siyasetçi onu diyo, bu iktisatçı bunu diyo demeden bunu yapıcaz. ama madem rakamlardan başladık, rakamlarla devam edelim. şu anda türkiyenin Ar-geye yaptığı yatırımların gsyih ya oranı binde dokuzun altında. G-20 ülkelerinde bu rakam ortalama %2.1 olarak gerçekleşmiş. bu bence başlı başına türkiyenin hedefleri açısından çok olumsuz bir tabloya işarettir. 2023te ilk onda yeri garanti olan abd, çin, rusya, almanya, ingiltere, fransa, brezilya, hindistan, japonya gibi ülkeleri teknoloji üretmeden, Ar-geye yapılan yatırımlarda ciddi bir artış sağlamadan nasıl geride bırakabilirsiniz? daha doğru dürüst bir markanız dahi olmadan, nüfusunuz bu ülkelerin çoğu ile aşık atamayacak durumda iken... üstelik türkiyenin arge yatırımları bu performansla 2023 yılında yüzde 1.8 seviyesine kadar çıkabiliyor. g-20 ortalamasının değişmediğini düşünsek bile (ki artıyor) yine bile g-20 ortalamasının altında kalıyoruz. tabi bu rakamlar ilerideki performasımıza göre değişebilir, bu kadar iyi mühendisler yetiştirip sonra da mühendislikle alakasız yerlerde istihdam eden bir ülkede bu rakamların ciddi şekilde değişmesi de gerekir.
şimdi gelelim değişmesi pek mümkün olmayan rakamlara. bazı vatandaşlar oturduğu yerden sallıyor ya, " türkiye 2002den sonra ilk defa en büyük onbeşinci ekonomi olmuş, bundan önce 30-40 arasında sürünüyormuş" diye. türkiyenin son otuz yılda dünya ekonomisindeki yeri hiç bir zaman ilk 20nin altına düşmedi. (bizim bir g-20 ülkesi olmamız bundan dolayı olabilir mi acaba?) öte yandan hiç bir zaman onbeşten yukarısını da görmedi. üstelik 15.liği de 2002den önce iki defa daha (1987 ve 1998)
görmüşüz. bu tabloya göre son dönemde bizi geride bırakan endonezya ve alıp başını gitmiş olan güney kore, meksika gibi ülkeleri de hesaba katınca bırakın ilk ona girmeyi, bundan sonra uzun bir süre 15.liği bile görmek zor gibi.
daha şimdiden ilk ona girmeyi bir marifet sayıp internet köşelerinde yer tutanlar var. bir de bunların gülünç iddiaları var; neymiş kriz türkiyenin ilk on ekonomiye giriş sürecini hızlandırmışmış. "utanmasa japonyada tsunami oldu, endonezyayı deprem vurdu italyada kriz var, tamam hacı ilk onda yerimiz hazır" diyecek. (bunu ciddi ciddi söyleyenler var da onları da ben ciddiye almıyorum)
uzun sözün kısası ekonominin büyümesi, en büyük bilmemkaçıncı ekonomiye sahip olmak vs bunlar hiç bir anlam ifade etmiyor. üstüne üstlük verilen rakamlar da gerçekleri yansıtmıyor. daha iki gün önce yangında ölen işçileri gördük, ikisinin öldükten sonra sigortalarının yapıldığı söyleniyordu. işte bu bile başlı başına daha önemli bir konudur türkiyenin büyüme rakamlarından. hem iktisadi anlamda, hem de daha önemli bir mevzu olan insanlık anlamında. onun için bu yarım yamalak verilen iktisadi rakamlar benim için bir anlam ifade etmiyor açıkçası. sizin için de etmemeli. tarihte pek çok kez siyasiler tarafından kandırıldığımız konusunda hemfikiriz madem, o halde bugün de boş söylemlerle kandırılmamak için; yarın vah vah, tüh tüh dememek için, bugünden itibaren bize verilenlerle yetinmemeyi öğrenip daha fazla anlamak, dahah fazla aydınlanmak için uğraşmalıyız. o zaman emin olun dünyada kaçıncı büyük ekonomi olduğumuzun da hiç bir önemi kalmaz.