lucescu sonrası beşiktaş teknik direktörlerini incelediğimizde;
del bosque: o kadar adamı da varken ibrahim toraman'dan önlibero yaratmaya çalıştı. cordoba'yı takımdan uzaklaştırıp ramazan kurşunlu'ya kaleyi verdi. juanfran faciasına yol açtı. kaliteli diyebileceğimiz tümer ve ahmed hassan'ı hep kenarda tuttu, genelde ilk 11 çıkarmadı. bu adamın 70den sonra yaptığı değişiklikler skoru da değiştiriyordu, yani oyuna güzel de müdahale ediyordu. kovuldu.
rıza çalımbay: 2005 yılında hala liberolu 3lü savunma oynatıyordu. ailton ile yıldızı barışmadı. transfer konusunda özel isteği youla idi (!) vizyonunu veysel cihan transferine onay vererek ortaya koymuş, genelde veysel'i oynatıp ahmet dursun'u yedek bırakmıştı. pek çok mağlubiyetten sonra futbolcularda suç bulup basın önünde topu onlara atmıştı. sol beki çağdaş atan'dı. iyi bir insan olabilir, ama iyi bir hoca değildi. hala değil. istifa edip üzerine tazminat istedi, gidişi olaylı oldu.
jean tigana: sol bekte baki mercimek'i oynatma fikrinin yaratıcısıdır, bu yönüyle bile takdiri hak eder. bir röportajında fahri tatan'ı kısa boylu olduğu için önliberoda oynatmadığını söylemiş, ardından o mevkiye sırf uzun boylu diye serdar kurtuluş'u devşirmiştir. hakkını yemeyelim, serdar'dan da verimi almıştır. bunu yaparken önlibero özellikli koray avcı'yı stoper ibrahim toraman'ı ise sağ bek oynatmıştır. sağ beki ön libero, önliberoyu stoper, stoperi sağ beki oynatması normal bir şeyse bilemem tabi. takımı gençleştirmeye uğraşmış, tazminat istemeden istifasını vermiştir. defans kurgusundaki abuklukları dışında çok da kötü işler yapmamıştır. ibrahim akın ve burak yılmaz'ın keyfi gelmiş olsa daha başarılı olabilirdi de. fenerbahçe derbisine kadar takımı potada tutmuştu da. ayrıca transferlere de pek para harcadığı söylenemez. iyi adamdı.
ertuğrul sağlam: 32 yaşındaki diatta'yı getirdiğinde herkes bizi konuşacak demişti, evet tüm uefa bizi konuştu hakan, diatta ve diğer arkadaşlar sağolsun. federico higuain'i de youtube videosundan beğenip almıştı. tigana ile çıkış yapan serdar kurtuluş'u pek kullanmadı. metalist kharkiv'den yediği 4 golü kısmetsizlik olarak tanımladı. nobre ile sözleşme de onun döneminde uzatıldı. aydın karabulut'u bitirdi. baki'den medet ummaya devam etti. liverpool'dan 8 gol yedi. adam gibi adamdı, kulübün kendisi görevdeyken başka hocayla görüşmesine tavrını koydu, istifa etti.
mustafa denizli: zaten türk futbol camiası tarafından tam anlaşılamamış bir adam kendisi. sezonun yarısında geldiği takımı şampiyon yaptı. bu takımdan cisse'nin gidişine izin verdi; o cisse dün marsilya ile inter'i eledi bu arada. batuhan karadeniz'i takıma monte edemedi diye çok eleştirildi. bugün görüyoruz ki kim olsa edemezmiş. 10.5 numara sevdası kulübe milyonlarca euroya maloldu. asıl beter olay ise tüm sezon ibrahim kaş'ı sağ bek olarak izlemekti. tongaya düşürüldü, görevden ayrıldı.
bernd schuster: geçimsiz bir insandı ancak göze hoş gelen futbol oynatıyordu. ama ofansif oyununa da bok atanlar çıkmakta gecikmedi. bu işin ortası yok, bu ülkede ya korkak oynatıyorsundur ya da defans yapmayı bilmiyorsundur futbol ulemalarına göre. sezon içinde aurelio tercihinden vazgeçmemesi nedeniyle çokça tepkiler aldı. ligin ikinci yarısında sık sık nobre'yi orta sahada oynattı. fatih tekke' yi doğru düzgün maça çıkarmadan yolladı. geçtiğimiz sezonun yıldızı ferrari'nin biletini daha geldiğinde kesmişti zaten, denize düştüğünde ferrari'ye sarılmaya kalkınca da ağır bir ders aldı; biz de aldık tabi. hakan arıkan'ı sık sık geri kazanmaya çalışıp daha beter hale getirdi. ligin 2. yarısında hilbert'e sağ bekte neredeyse hiç forma vermedi, bunda yabancı sınırının etkisi olsa da 5 yabancılı çıkılan maçlarda da hilbert kenarda idi. fernandes'i keşfettiğinde sezon bitmek üzereydi. zaten hemen akabinde istifası geldi.
bugün ise başımızda iyisiyle kötüsüyle carlos var. kimileri gönderilmesinden yana kimileri kalmasından. geçmiş tecrübeler gösteriyor ki derhal gitmeli; bizi ondan daha çok memnun edecek hocayı buluruz anında. kesin buluruz.
eğer ki carvalhal bugünlerde bu takımdan ayrılırsa herkes biliyor ki 4-5 yıl içinde en az bir kez daha geri gelecek. zira biz bu kafayla baltayı taşa vurmaya devam edeceğiz.