--spoiler--
Brooks un elli yıl falan sonra hapisten çıkınca kendisini şaşkına çeviren yeni dünyaya ayak uyduramayıp intihar etmesi ile osman beyin kendi kendine yarattığı hapisten çıktığı ilk gün intihar etmesi.
--spoiler--
bunun haricinde osman bey ve daktiloları tamamen yerli malı bir hikaye. ben bu tip yerli malı hikayeleri çok seviyorum.
darwin şöyle bir şey demiş : ne daha hızlı koşan ne de daha güçlü olan, sadece değişen şartlara ayak uydurabilen hayatta kalır. tabi ki hikayenin yazarının bize böyle bir ders vermek gibi bir amacı yok. hatta tam tersi ona göre değişmeyenler daha haklı gibi. bu bizim toplum hafızamızda yeri olan bir şey. sebebi de sanırım 80 darbesi ve hemen akabinde gelen büyük toplumsal değişimlere karşı duyulan nefret duygusu. çağ atlarken uçuruma düşen adam sayısı çok bizde.
hikayeye dönersek; sanırım en akıcı, en başarılı hikayelerden biri bu.ayrıntılarda ki özen abartılmadan kullanılmış. yazar gerçekden de başarılı bir arkadaş, emeğine selam olsun. lakin şansız bir şekilde ve sadece yazarın adı yanlış harflerle başlıyor diye üstteki bazı hikayelerde kullanılan argümanlar bu hikayede tekrar etmiş hissine kapılıyorsunuz;
--spoiler--
adliye emeklisi-çalışanı adam, mahkeme de kullanılan daktilo, intihar, intihar mektubunu daktiloda yazmak, markalı silahlar vb. derginin bu sayısında şanssız bir şekilde bir kaç ayrı yazar aynı öğeleri kullanmış.
--spoiler--