sinirlenince sağ elinin baş parmağını sıkardı küçük çocuk gibi
sağ ön dişi hafif çarpıktı, gergin olduğu anlarda dudağını ısırırsa hemen kanardı bu yüzden
ayakları taraklıydı ve bunu beğenmezdi
basketbol şortlarından artık kendisine olmayanları benim için saklardı
onun o koca şortlarını giydiğimdeki halimi hep sevimli bulurdu
annesine ben evde giyeyim diye pembe terlik aldırmıştı
beni en çirkin gördüğü an en makyajlı olduğum andı
üniversitede bile kırmızı kurşun kalem kullandı
istediğinde yazısını bi kız yazısı gibi inci gibi yapardı
bana mektuplar, şiirler yazar ama utanıp okutamazdı
oje sürmemem için beni ojesiz gördüğü anlarda tek tek bütün parmaklarımı öperdi
çok kolay kilo alır ama inanılmaz bir azimle o kiloları verirdi
karşıdaki apartmanın camından bakan köpeği seyretmeye bayılırdı
istanbul a geldiğinde inanılmaz gerilirdi
çayı kaç şekerle içtiğini bilmediğim için her defasında hafiften bozulurdu
yemeği yemeden tuzu boca edenlerdendi
biraz kilo alıp göbeğim çıktığında ''o göbek erimeyecek! böyle kal azıcık nolur'' derdi
benim için ne kadar önemli olduğunu hep bilirdi, bunun değişemeyeceğini de.