anadolu bulunduğu konum itibariyle yayılmacı politika izleyen tüm devletler için önemli rol oynamıştır. yalnız, anadolu derken günümüz türkiyesi anlaşılmamalıdır, ırak topraklarında kalan musul ve kerkük ile suriye'nin kuzeyi de anadolu'nun doğal uzantısıdır. çoğu kişinin bildiği gibi mısır ile hititler arasında süren 16 yıllık savaş* savaş suriye'nin sözünü ettiğim bölgesi için yapılmıştır zira suriye mısır'ın güvenlik subabıdır bu durumu günümüze daha yakın bir tarihte olan napolyon'un mısır'ı işgal etmesinden sonra suriye üstüne yürümesiyle de örnekleyebiliriz suriye kontrol altına alınmadan mısır'da kelimenin tam anlamıyla hakim olamamakla birlikte sürekli diken üstünde kalınır nitekim ingiliz donanmasının da desteğiyle osmanlı ordusu* napolyon'u aka'da yendiğinde napolyon bu bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır. 1. dünya savaşından sonra fransızlar'ın suriye'yi de yitirmemek için tbmm hükümeti'yle ankara antlaşması'nı imzalama yoluna gitmiştir ki mısır'a egemen olan ingiltere'ye karşı bir kozu olsun. iskender'in anadolu'yu aldıktan sonra bir imparatorluk kurabilmesi, roma'nın anadolu'ya egemen olmasından sonra mısır'a yönelebilmesi ve nihayetinde bugün hâlâ tartışılan osmanlı - iran savaşlarının sade bir mezhep savaşı olduğu yanılgısının iki türk ve müslüman devletin cihan hakimiyeti fikri -cihat da denebilir- için öncelikle bölgelerinde güçlü ve buraya tam anlamıyla hakim olmak gerektiğinin bilincinde olmamaktan ileri gelmektedir. suriye ile devam edelim. bugün türkiye niçin suriye ile bu kadar yakından ilgilenmektedir. tek açıdan bakılarak yürümüyor bu işler ne yazık ki.