söykü dergisi sayı 3 daktilo

entry61 galeri video1
    38.
  1. - sakalları pipo kokan adam;

    yaşanmışlıklara dayalı öyküler, okuyucular tarafından en çok benimsenenler olmanın yanısıra gündelik yaşama yönelik olanları, tercih edilenler listesinde ilk sırayı alır.

    bu grubun yazarlarınca kaleme alınmış hikayelerde ortak bir tarz kendisini hemen hissettirir. ağdalı cümleler kurmaz, kafa yorucu, üzerinde uzun-uzadıya düşünülmesi gereken şeyler yazmazlar. temiz ve akıcı bir üslupta, içildiğinde damakta hoş bir tat bırakan şarap misalidir eserleri. etkileri uzun sürmez ama okunurlarken hoş zaman geçirtirler.

    bu türün yazarları, pek ön plana çıkmaz fakat kolay-kolay da geri plana düşmezler. bu manada yazdıkları kitaplar ne best seller olur ne de bit pazarına düşer. çoğu kez standart bir okuyucu kitleleri olmakla birlikte her birinin belli sayıda müptelaları da yok değildir.

    ekstrem noktalarda gezinmeyi seven meslekdaşları tarafından 'bej yazarlar' adıyla anılırlar. burada 'bej' renkten kasıt; bir nevi şampanya rengi badanaya kimsenin itiraz etmemesi, genel kabul gören bir renk olması sebebiyle, hiç bir okuyucunun itiraz etmeyeceği, edemeyeceği durum hikayeleri yazan risk almayan yazarlar olmalarını betimlemekten ibarettir.

    experimental daha önceki denemelerinde de aynı türe örnekler vermişti. bir farkla ki bu kez kurgusu ve yazımında gösterilen özen bariz fark edilebiliyor. en azından hikaye, okuyucunun karşısında kafayı bulmuş, saçınık bir konsomatris edasında çıkmamış. konsomatris yine aynı konsomatris ama kendisine bayağı bir çeki-düzen verdiği her halinden belli*.

    biz okuyucular, her nedense okuduğumuz öykülerde kendimizden bir şeyler bulabilmeyi pek arzu ederiz. amcaların, halaların, teyzelerin, kardeşlerin, yani, eskilerin deyimi ile 'akraba i taallukat'ın bir arada bulunduğu hikayeler, bizler için adeta biçilmiş kaftan gibidirler. hikaye karakteri olan amcayı alır yerine kendi amcamızı, baş kahramanı alıp yerine kendimizi koyu-veririz. yani, amcasının sakalına tutunup kucağına çıkmaya çalışan çocuk ben olsam ve amcam beni belimden kavrayıp bana 'dur uşağum!' dese ne olur! kime ne zararı var bunun, üstelik kime ne!

    bir hikayenin okuyucuyu kendine katabilmesi ve ona; "ben de aynı şeyleri hissetmiştim bir zamanlar." ya da "aynısı bana da olmuştu." veya "ben bu anı bir yerlerden hatırlıyorum."
    dedirtebilmesi çok ama çok önemlidir. eğer okuduğunuz hikayeyi bitirip kitabı kapattığınızda bir an için bile olsa, kendinizi yabancı bir yerdeymiş gibi hissediyorsanız ve o bulunduğunuz yer kendi eviniz ise o yazarı yürekten kutlamak gerek. sizi alıp kendi hayal dünyasına sokabilmeyi başarmış.

    konusu, olayları, kahramanları, ortamı ve tarzı ne olursa-olsun bir yazar, hikayesinde her şeyden önce bunu başarabilmeyi amaçlar.

    edit: yazım kuralları.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük