Hayatımızın açıklaması, bir seçimler kümesi. Yaşama başlama serüvenimiz bile , bir başkasının bizim adımıza seçiminden oluşmuyor mu? Seçtiğimiz yöne doğru attığımız her adım bir tercih, her tercih hayatımızda bir şekil değil mi ? Bizi ya dibe vurduran yada dipteyken ayağa kaldıran.. Özgür irademiz değil mi elimizi kolumuzu bağlıyan yada tüm kördüğümleri çözen.. Hoş özgür irade dediğimiz kavram kişilere göre değişen bakış açısıyla tartışmaların konusu olsa da ve bazılarında son derece ütopik algılansa da. Her gün onlarca seçim yapmak zorundayız. Hangi kıyafeti giyeceğimizden tutunda , yediğimiz yemek oynadığımız oyunlar, gittiğimiz okul , boğuştuğumuz meslek, yolumuzu paylaştığımız sevgili, beraber gülüp ağladığımız dostlar vesaire vesaire vesaire...
Kimi oldukça sıradan, kimi içten içe bir yok oluşa zemin hazırlayacak kadar hayati . Her birimiz hayatımızın orkestra şefiyiz aslında. Tüm enstrümanları, notaları, müzisyenleri tanıdığımız, hayatımıza katacağı tınıyı fark ettiğimiz ölçüde başarılıyız hayat senfonisinde.
Ya da özgür irade dediğimiz aslında hiçbir işlevi olmayan bir kuram sadece. Bir çoğumuzun önüne kıtlıktan seçmeli şıklar koyup hadi seç birini denmiyor mu çoğu zaman. Her yıl bir sürü genç beyin üniversite sınavına giriyor ve ısıtılıp ta önüne sunulan şıklardan birini işaretlemeyi öğrenip bir doğrunun katili olan dört yanlışla köşe kapmaca oynuyor. Kaçı bilinçli giriyor hayatını şekillendirecek meslek girdabına. Hayatlarında ki bir kırılma noktasına x kursun, x rehber öğretmeni karar vermiyor mu aslında . işte size çok bilinmeyenli tam bir kaos hikayesi; tercihler, olasılıklar ve insan hayatı; Katil uşak diye bağırsanız da nafile o saatten sonra.
Belki de sevdik diye vazgeçmişizdir tüm hayat mücadelesinden, bulduk sanmışızdır hayat yolunda elimizden tutacak sıcacık yüreği. Umurumuz mudur artık üçüncü tekil şahısların ne dediği... Sonra bir sabah gözlerinizi açtığınızda kendi hayatınızda misafir oyuncu gibi hissetmişsinizdir kendinizi. Ne uyandığınız yatak size aittir o saatten sonra ne omzuna yaslandığınız erkek/kadın Akıp giden hayat size ait değil de bir başkasının son anda size yüklenmiş rolü gibi eğrelti durur üstünüzde. Geri dönmeye kalksanız kırık bir köprüde ip cambazı olmanız gerekir ileri gitseniz içinizde kopan fırtınalarda su almaya devam eden bir kayıktan farkınız kalmaz. Hele birde sizin seçinizle hayat çamuruna bulanmış bir yürek varsa iyice nafile. Hiçbir matematik dersinde çıkmamıştır karşınıza böyle bir denklem. Hadi bakalım çöz çözebilirsen. Ya senin hayatın allak bullak olacaktır yada en değerli parçanın.
Bazen gözlerimi kapayıp iç mahkememde kendimi yargılıyorum. Sorguluyorum kendimi ve sorguladıkça dehşete düşüyorum ; acaba hayat çamuruma kendi ellerimle mi şekil veriyorum? Yoksa hayatımı yöneten, olasılıkların hüküm sürdüğü kaos mu tün bunları yapan? Hangi kararımızda ne gibi hatalar yapıyoruz, hangi sapa yollara sapıyoruz kestirme sanarak, yaşam haritamızda nasıl yollar çiziyoruz acaba?