her müzisyen evrelerden geçer. ben bu evrelerden çok dersler çıkardım, başardığımı hissediyor gibiyim. o zamanlar yaş küçük tabi, gerçi şimdide çok büyük sayılmıyor. ilk sözlerimi yazmaya başlamışım ortaokulda, yanımda da kendim gibi söz yazan arkadaşım var. yazıyoruz, kendimize göre çok anlamlı sözler bunlar. sürekli gelişme içerisindeyiz, ama nasıl bir teşvik var bizde, sanki kelime başına para kazanıyoruz. 7.sınıf böyle geçiyor, beraber söz yazdığımız arkadaşım başka bir okula gidiyor. bu sırada söz yazmaktan sıkılmaya başlamışız, insanlarda hiç bir zaman beste bölümüne geçemeyeceğimizi bu işin şiir yazma gibi kalacağını söylüyorlar. arkadaşımda yavaştan böyle düşünmeye başlamış, bana da söylüyor sıklıkla. sonra kendisinin artık uğraşmayacağını, tarzınında biraz değiştini söylüyor. okullarda ayrı artık, üzülsem bile müdahale edemiyorum, ikna edemiyorum. neyse, ben devam ediyorum söz yazmaya ama bir yandan bende de bıkkınlık başlamış, umutsuzluk yüksek seviyede. eskisi kadar sık olmasa da bırakmıyorum, devam ediyorum. ve aradan bir sene geçiyor, yavaştan stüdyolarla, bu işi yapan diğer insanlarla tanışmaya başlıyordum. garipti ama bir şeyler ilerlemeye başlamıştı, açıktı. artık işi besteye dökmenin zamanı gelmişti. beat üstüne söz yazmayı öğrenmenin zamanı gelmişti. bu aşamayı da çok hızlı atlatmıştım, tam istediğim gibi olmasa da ortaya bir şeyler çıkmıştı. ama bu aşamadan sonra müziğe küstüm biraz, kendimde o kadar büyük bir güç buluyordum ki ilk aşamada sevdiğim beğendiğim sanatçılar gibi bir şeyler çıkartacağım sanıyordum heralde. 6-7 ay kadar sürdü bu durum, hiç ilgilenmedim müzikle. sonra okulların tatili ile tekrardan istediğim şeyleri yapmak için başladım çalışmalara. stüdyoda mini kayıtlardan sonra nasıl bir şey yapmak istediğime karar vermiştim. flow, söz, müzik artık yeterliydim, görücüye çıkmanın da vakti gelmişti. belli tarzda iki parçanın kaydını tamamlayıp, birer ay arayla paylaşmanın zevki, parçaların dinlenebilir belli seviyede oluşu, aradaki 4-5 yıllık süreye değmişti. tespit mi, geçenlerde gördüm ilk beraber söz yazmaya başladığım arkadaşımı, neşet ertaş dinliyormuş şuan. kocaman sarıldı, kardeşim benim, biliyordum buralara kadar geleceğini, bu daha başlangıç dedi. işin aslı, hayallerinin peşinden koş, hayallerinin.
"gidebildiğin yere kadar git, gençliğin bitmeden."