hikaye çok güzel başlıyor. bir hikaye nasıl başlar sorularından birine "bir dialog ile başlar, sonra karakter çözümlemerine geçer" diye verilen yanıt ile başlıyor.
hikaye kısa, sanki bu konudan bu kadar çıkar aga denmiş gibi. uzatılabilirdi ancak konunun belki de sade olmasından yakındı yazar, kısa keseyim, mesajımı vereyim demiş gibi.
felç bir adamla yaşayan kızı, iki karakterimiz. babasına sarma dolması yapan bir karakterin, babasının senelerce belki de sakladığı ve kendisine bir şeyler katmış bir daktiloyu pervasızca ortadan kaldırması, felçli adama biçilecek dramın alt yapısı olma pahasına heba edilişine tanıklık ediyoruz yazıda. babasına bakıyor, sarma dolması yapıyor, oturup konuşuyor babası konuşamıyor da olsa. tüm bunlardan sonra o hareketi karakterle uyumsuz olmuş. ha hiç mi kusuru olmamalı bu insanın, en azından bu kadar acemice yansıtılmamalı. mesela düşürüp kırsa, babası da ona içerlese, gözyaşı dökse ve kızı bunu görüp beraberce göz yaşı dökseler daha farklı olurdu sanki. benim beklediğim bu idi en azından, yazarın bunu yapmak zorunda olması gibi bir durum söz konusu değil elbette. ancak dediğim gibi felçli adama biçilen dram sahnesi bu kadar amatörbir alt yapıya sahip olmamalıydı.
geçişler çok ustaca olmuş, özellikle bu çok hoşuma gitti. senelerdir öykü yazıyormuş da artık teknik kısımları aşmış bir adamın yazısını okur gibi keyif aldım. ben pek beceremem bu geçişleri, kafayı yerim çoğu zaman *
kısa olsun, mesaj kaygısı gütsün diyerek yazılmış diye itham etmek istemiyorum ama, sonu da biraz hani bu kapıya çıkacak şekilde yazılmış. hani bir sosyal mesaj vereyim havası, dilencinin ağzından söylenen bir cümle, öğüt. her ne kadar bir rüya repliği de olsa, yine bir dialog şeklinde ele alınsa bundan önceki paragrafların samimiyetiyle uygunluk sağlardı. ben de itlik yapıp mesaj vermeye çalışıyo burda ya beğenmedim demezdim *