baba figürü, öykülerde, romanlarda çok güçlü bir figürdür.
aslında baba karakteri, babanın varlığı, her toplumda çok güçlü bir konuma sahip. baba = kontrol dediğimizde, toplumun her kesiminde yer aldığını görürüz bu karakterin. müdürler babadır, öğretmenler babadır, patron babadır vs.
baba = şefkat dediğimizde ise, pergel çok daralır. babanın kontrolcü yapısı, koruyucu yapısı, şefkati değil gücü gerektirir. baba öncelikle güçlü olmalıdır. kontrol sahibi baba çoğu zaman kontrol odaklı, başarısız babalık yapan bir adam ise şefkat dolu olabilir. demek istediğim babalık yapmak ile baba olmak farklı şeyler.
bu yazıda yazar babanın hem babalık görevinden hem de baba olmasından dem vurmuş. hikaye çok cici, çok şeker. yalnız ilk okuyuşta hemen göze çarpan şey olayların zamandan ve mekandan yoksun geçmesidir. ben eksik mi okudum ya da yanlış mı okudum emin olmasam da, baba ile çocuk arasındaki ilişkiye, dialoglara önem verildiği için, mekan ile zaman unutulmuş gibi * unutulmuş diyorum, en kibar tahmin bu olsa gerek. yoksa yazar elbette olayları bir mekana (mekandan kastım yer istanbul kadıköy meselesi değil malumunuz. en azından bir oda, bir ev, ne bileyim bir bahçe, bir yazlık gibi) ve zamana sığdırabilirdi.
öykü ne kadar olay öyküsü niteliğinde de olsa baba ile çocuk arasındaki dialoglar bir zamana ve mekana yerleştirilebilirdi. çünkü güzel dialogları okurken birden bir mektupta "yıllar" kelimesinin geçmesi, ister istemez öyküde bir kopukluk yaratıyor.
bir de bir öyküde bir aile ilişkisinden ya da birbirine yakın iki insan ilişkisinden bahsediliyorsa ya tamamen hayal ürünü olarak yaratılmış karakterler vardır ya da yazarın kendisinden bir şeyler kullanılarak yaratılmış karakterler vardır. yazarın burada özeli bizi ilgilendirmese de, tavsiye edeceğim şey; eğer ki bir ilişkiden bahsedilecekse, betimlemeler ve duygular çok güçlü bir şekilde okuyuca yansıtılmalıdır olacaktır. o yüzden dedim hani yazar eğer kendinden bir şey katmış ise, bunu çok daha güçlü bir anlatımla gerçekleştirmeli. yok hayal ürünü karakterler ise, yine nitelikli bir betimleme oluşturulmalı * çok şey istiyorum evet * insan yapamadığını başkasında görmek ister derler ya hani :( (aslında demez de ben sallıyorum şuan) benimkisi de o hesap.
yine de eklemeden geçemeyeceğim, babalı öykülere çok çekimser yaklaşıyorum. hem baba karakterinin öneminin büyüklüğünden olan çekincem hem de kendimden birtakım "şeylerin" izlerinden ötürü. bundan sonra baba figürü kullanacak arkadaşlara sesleniyorum, o noktada ince eleyip sık dokuyabilecek okuyucular olabilir, gardınızı alarak yazın gayrı *