Tüketim çılgınlılığı mala , paraya çok önem verme konularında fight club'a benzetilse de bozuk toplum ve aile yapısı işlenirliliği bakımından requiem for a dream'e daha çok benzediğini söyleyebilirim.
--spoiler--
Filmin bir noktası ** Lester'ın hayatındaki kırılma noktası oluyor.
Sevmediği işi , senelerce çalışıp hiçbir yere gelemediği ve hala işe yeni girmiş bir personelmiş gibi davranıldığı için bırakıyor. Ve bırakırken de Fight Club vari bir şekilde şantajla 1 yıllık maaşını alıyor.
Daha önce evde gezen bir ruh halindeyken daha sonra otoritesini arzularını yansıtan spor yapan kendiyle barışık bir adam haline geliyor.Bunun sonucunda sorunlar daha fazla patlak veriyor çünkü karısı tam bir para ve iş bağımlısı , kızları ergenlik döneminde aile içi kavgalar onu fena halde etkilemiş ve annesi babası tarafından ihmal edilmiş, Lester zaten kendi arzularını o kadar çok bastırmış ki o zamana kadar birden açılıyor ve hiçbirşey umrunda olmuyor.* işte bu çökük aileye yan apartmandaki esrarkeş çocuk diktatör ve onun emekli asker babası da katılınca ibretlik bir film halini alıyor. izlenesi. tavsiye ederim.
--spoiler--