- 1.50 boylarındayken , o sene ilk defa alınan o ceketini giydiğinde kollarını yaklaşık bir el mesafesi kadar geçmektedi. ''anne bu çok büyük! ben bunu giymem!'' dediğinde kendisinde türk aile yapısının bir gereği olan 'tasarruf' alt yapısını oluşturacak yegane cümleyi tanıma fırsatı buldu; ''seneye de giyersin oğlum...''
- 2 senede bir yenilenen ceketi ,gri pantolonu ve olağanüstü lacivert kravatı ile devam edeceği bu okulda ,ilk senesinde kendisini ''bir bebeye haftada 24 saat ingilizce dersi verirsen ölür mü? yoksa ingilizceyi öğrenir mi?'' isimli deneyin ortasında bulacaktır.
- deneyi hazırlayanlara her sene olduğu gibi gösterecektir ki , o çocuk o sene ölmeyecek ama sürünecektir. ingilizce dersinin yanına çerez niyetine eklenen , 'türkçe , resim , müzik , beden' dersleri ile bir nebze ölümden uzaklaşan bu çocuk , orada ne bok yediğini ve ne yapmaya çalıştığını anlamadan birkaç senesini geçirecektir o okulda.
- her zaman diğerlerinden farklı olduğu ,seçilmiş kişilerle aynı okulda okuduğu ,okuduğu okulun eğitiminin diğer okullardan daha kaliteli olduğu bıdı bıdılarıyla geçiereceği orta okul hayatı sonunda bir fen lisesi telaşı alacaktır arka kısımlarını, yusuf diye öten uzuvlarını... bu sefer de neden gitmek zorunda olduğunu bilmediği , fakat gerek öğretmenler gerekse ailesi tarafından sürekli it gibi çalışması gerektiği aşılanacaktır o öğrenmeye açık beynine. o da neden? kim için? çalıştığını bilmeden o yeşil fen lisesine hazırlık kitabı'ndan hazırlanacak ve çözecektir bütün soruları...
- bazı arkadaşları fen lisesi'ni kazanıp gidecek ,o ise kalacaktır aynı okulda. diğerlerinin neden gittiğini bilmeden onlardan haberler alacak, yatılı okulda kalan arkadaşlara sahip birisi olacaktır o saaten sonra... ama artık lise de başlamıştır yavaş yavaş... artık kimisi neyi neden yaptığını öğrenecek ve ona göre çalışacak , kimisi bunca zaman götünü boş yere yırttığını anlayacak ve kendini karı kız ortamına umarsızca salacaktır... bir de bölüm seçme geyiği vardır. kimisi arkadaş ortamına göre seçer , kimisi de gerçekten olması gerektiği için o bölümde olur...
- lise sona gelindiğinde belki o okulda neden okunduğuna dair bir şeyler canlanmıştır kafada. üniversiteye gidecek genç bir adamın ne işine yarayabilir bu ingilizce? neden 24 saat? neden o kadar abanmışlar? bir nebze olsun , tamamen olmasa da , belki bu sorulara cevap bulabilmiştir o genç beyin. daha sonra bir sınav telaşı başlar ve artık o mesele de bitmiştir... lise de bitti... eyvallah okul der çantanı alır gidersin... ve o hikaye orda biter...
demem o ki , 7 sene bir okulda okumak, ikinci ailen sayılabilecek arkadaşlarını arkanda bırakıp üniversiteye gitmek hiç de kolay olmuyor be hocam... bir daha göremeyeceğin o kırık tahtalı sıralarda oturmayı özleyebileceğin gelmiyor aklına o 7 sene boyunca ama özledim işte... keşke ceketim yine uzun gelse , ben de şikayet etsem ve annem de o klasik cümleyi kursa;
''seneye de giyersin oğlum...'' *