Sadece bir gölgeyim, bir izim, belki o bile değilim. Söz yitimine uğramış bir fısıltı, dağılmış bir koku, düşmüş bir ateş, kabuğu çoktan kopmuş bir sıyrık. Çimenlerin altındaki toprak gibiyim veya daha da derinde, toprağın altındaki, görünmeyen, gömülmüş, toprak gibi; ardında bir ceset bırakmadığı için matemi tutulmamış bir ölü, etleri dökülen bir hayalet ve sonradan gelenler için, uydurma olup olmadığını bilemeyecekleri bir isim sadece. Ovalanarak, kazınarak iyice temizlenen, yok olup gitmeye beyhude direnen bir lekenin çeperi olacağım; ya da silinmesi pek zahmetli, ama sonunda yok olup kaybolan, böylece izi de, kanın döküldüğü de unutulan bir kan lekesi. Omuzların üstüne yağan kar gibi kaygan ve yumuşağım; kar daima diner. O kadar. Aslında bir şey daha var: izin ver hiçliğe dönüşsün, bırak olmuş olan olmamış olsun. Buna dönüşeceğim, olmamış olmama izin verilecek. Yani zaman olacağım, asla görülmemiş olan ve kimsenin asla göremeyeceği zaman. evet ta kendisiyim.