simdi tarihe baktiğimiz vakit bir diktatorluk cağini görmekteyiz. gerek almanya'da olsun gerek italya'da olsun gerekse 'sscb'de olsun gerekse ispanya'da olsun hatta portekiz'de bile diktatorler vardir. birinci dünya savasindan sonra galip devletler savas yikimini vur patlasin cal oynasin vari yasamislar ammavelakin maglub devletler ise baskıcı tek adam dönemlerine girmislerdir. avrupa 1871 ile 1914 arasinda yasamis oldugu distan parlak ve cafcafli ama icten fokur fokur kaynayan türlü hokkabazliklarin döndüğü bir dönemin sonucunda birinci dünya harbi patlak vermiştir. bazi salim arkadaslar buna emperyalizimin birbiri ile kapistiği savas der. ama o arkadaslar sunu gözden kacirirlar o savas olmasa idi devrim için uygun sartlar olmamis olurdu. (bunu 1905'te isyanini bir zahmet inceleyiniz). diktatorler iktidarini tehdit eden unsurlari yok etmek mukelleftirler. bunu ya devlet eli ile yapar yahutta halkina yaptirir. moskova mahkemeleri olsun reistag yangini olsun bunlar birer örnektir. hitlerin hayatina baktiğiniz da sifirdan baslamis ve mevcut sartlari en iyi sekilde kullanarak lider olmus bir insani görürsünüz. ve bu insan sevsenizde sevmesenizde yirmi yüzyila damgasini vurmustur. fevkalade hastalikli, paranoyak hezeyanlar içinde bir ruh hali olmasina ragmen bunu artiya cevirmistir. bunu stalinde yapmistir. ikincisinif diktator olan salazar da franco'da yapmistir. gerci bazi arkadaslar pos biyikli gürcüyü idol olarak almislardir ve eylemlerini ise 'öyle gerektiği için yapmistir' diye savunmaktadirlar. hitler de kendi cephesinde haklıdır öyle gerekiyordu öyle de yapmistir. gerci bugunku deger yargilarimizla dogru bir kaniya varmamiz son derece zor olmakla beraber imkansizda değildir. sadece sonuclara değil nedenlere de bakmak iktiza eder. velhasil kelam bundan 2000 yil evel manyak kral herod namiyla maruf israil de bir kral vardi, yaptiği katliamlar unutuldu ve aglama duvari baki kaldi.