determinizm iyiydi de işin içine atom altı parçacıkların devinim süreci ve hareketleri girince sıçmıştır. malesef neden-sonuç ilkesi günümüzde (modern fizikte) geçerliliğini yavaş yavaş yitirmektedir (suyun kaynamasından falan bahsetmiyorum elbette). artık işin rengi değişmiş, maddelerin yapıtaşlarında ve fotonlarda rastlantısal önceden belirlenemez hareketler ve oluşlar gözlemlenmiştir bu da laplace yanılıyor muydu? dememize neden oluyor. özellikle sonraki yıllarda; schrödinger, planck, heisenberg ve einstein çıktıkları uzun yolculukta klasik fiziğin yüzlerce yıllık sarsılmaz temellerini yerinden oynatmaya başlamışlardır.
determinizmin kökeni elbette thales'e kadar uzanmaktadır ancak burada laplace'ın kullandığı anlamda yani dünyanın bir makine gibi algılanılması gerekirliği anlamında kullanılması 1800'lerin başlarına dayanmaktadır.
şimdi konuya biraz daha yaklaşalım ve laplace ne diyor? diğerleri ne diyor göz gezdirelim.
laplace'ın şeytanı:
burada mesele laplace'a göre eğer bir varlık evrendeki her atomun yerini ve hareketini önceden kestirebilirse işte o zaman geçmiş'i de geleceği'de bilebilecektir. bunu da determinizmi daha iyi anlatma amacıyla 1814'de bir makalesinde yayımlamıştır. heisenberg'in belirsizlik ilkesi ise bildiğiniz üzere "bir parçacığın aynı anda hem konumunu hem momentumunu bilmemiz imkansızdır" der. yanisi; klasik fizikte "sayı"larla belirlenen fiziksel nicelikler yerini modern fizikte "işlemci"lere bırakmıştır klasik mekanikten ayrı olarak yine sayılar değil matrisler kullanılmaktadır bu ilkeye göre ise iki işlemci yer değiştiremiyorsa bu işlemcilerin aynı anda konum ve momentumları belirlenememektedir .bu da laplace'ın şeytanının açıkça çürümesine neden olmuştur.